[Açık Kürsü] 27. Bölüm: Açık Veri Hukuku – Dr. Mehmet Bedii Kaya

“Mümkün olduğu kadar açık, gerektiği kadar kapalı” mottosuyla yola çıkan; açık bilim, açık erişim, açık devlet, açık veri, açık teknoloji gibi kavramları uzmanlarıyla konuştuğumuz [Açık Kürsü] program serimizin 27. bölümünde Av. Arb. Okşan Gülşen Uz’un konuğu İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Bedii Kaya.

Bu bölümde;

– Açık Verinin Hukuki Niteliği ve Dayanağı Nedir?

– Hangi Veriler Açık Olamaz?

– Açık Veri, Kamu Malı mıdır?

– Açık Veri Kamu Malı ise Açılmayan Veri, Verilmeyen Kamu Hizmeti Hükmünde midir?

– Kamu Menfaati, Verinin Açılmasında Bir Kriter Olabilir mi?

– Hem Dünyada Hem Ülkemizde Açık Veri İle İlgili Mevzuat, Yasa ve/veya Düzenleme Var mı?

– Açık Veri Mevzuatı Var İse İçeriği Nasıl? Mevzuat Yok İse Neler Yapılmalı?

Başlıklarını gündeme taşıyoruz.

Yeni bölümlerimizi kaçırmamak için Youtube abonemiz olabilir, podcast kanallarımızdan (Spotify, Apple Podcast, Google Podcast, Deezer, SoundCloud vb.) takip edebilirsiniz. Programımız yayınlandıktan sonra konuşmaların deşifresini aşağıda bulabilirsiniz.

Okşan Gülşen Uz: Herkese merhaba, Açık Veri ve Teknoloji Derneği’nin Açık Kürsü programına hoş geldiniz. Ben Avukat Arabulucu Okşan Gülşen Uz, Açık Veri ve Teknoloji Derneği’nin Başkan Yardımcılığı ve Genel Sekreterliği görevini yürütüyorum. Açık veri konusunda derneğimizin bir misyonu olarak yerine getirdiği ve açık veri konusunda bir külliyat oluşturmak için düzenlediğimiz bu Açık Kürsü programımızda her konuda aslında açık veriyi değerlendirmeye devam ediyoruz ve bu konuda içerik üretmeye devam ediyoruz.
Bugün çok kıymetli hocamla birlikteyiz ve açık veriyi hukuki boyutuyla bu kez konuşmak isteyeceğiz. Ben hızlı bir şekilde hemen bugünkü çok kıymetli konuğumu tanıtmak istiyorum. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Sayın Dr. Mehmet Bedii Kaya. Hocam hoş geldiniz!
Mehmet Bedii Kaya: Hoş bulduk, teşekkür ediyorum. Ben de öncelikle Açık Veri ve Teknoloji Derneği’ne bu güzel daveti için teşekkür ediyorum ve yine derneğin ismine ve misyonuna uygun bir şekilde bu tür içerikleri açık erişim prensibine uygun bir şekilde de paylaştırdığı, kitlelere yaydığı için de ayrıca tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. H bulduk!
O. G. Uz: Hocam çok teşekkürler. Gerçekten de açık veri konusunda söylediğiniz gibi derneğimizin misyonuna, payına düşen bu faaliyeti elimizden geldiğince her platformda da yerine getirmeye ve yaymaya çalışıyoruz. Tabii sizin uzmanlık alanınızda bu alanda çok aslında kıymetli bir konu başlığını oluşturuyor. Bugün müsaade ederseniz sizinle açık verinin hukukunu konuşmak isteyeceğiz. Açık verinin bir hukuku var bu sohbetimizin sonunda bunu da anlamış olacağız diye umut ediyorum. Hocam tekrar katkı sunduğunuz için davetimizi kırmadığınız için teşekkürlerimi sunuyorum. Müsaade ederseniz ilk soruyla başlamak istiyorum.
M. B. Kaya: Tabii ki ben teşekkür ederim. Lütfen, buyurun.
O. G. Uz: Hocam açık verinin hukuki niteliği desek, dayanağı desek aklımıza neler gelir, neler açıklayabiliriz?
M.B. Kaya: Aslında baktığımız zaman bu verinin genel olarak hukuki niteliği çeşitli kategorilere, çeşitli düzenlemelere tabi. Açık veriye çok net bir şekilde hukuki dayanakları şudur demek zor. Çünkü açık verinin kendisi farklı nitelikteki verileri barındırıyor ve dolayısıyla farklı bağlamlarda, farklı hukuki dayanaklarla şekilleniyor. Dolayısıyla biraz böyle kaçamak yanıt olacak. Açık verinin hukuki niteliği; verinin türüne veriyi üreten aslında kurum kuruluş yapının bu veriyi paylaşmaya ilişkin dayanaklarına yine bu verinin genel sınıflandırmasına tabi olarak değişmekte. Burada aslında açık veri dediğimiz zaman biz şu an sadece kamu tarafından oluşturulan paylaşılan bahsetmiyoruz. Özel sektörün de yine farklı operatör, farklı işletmecilerin de teşebbüslerini paylaşması söz konusu olabiliyor. Öncelikle açık veri ekosistemi aslında belli formatlarda verilerin, herkesin veya en azından belli bir kesimin daha çok araştırmacılar veya yine inovasyon alanında ürün geliştiricilere açılması ve kullandırılmasına yönelik bir ekosistemden bahsediyoruz. Burada yine verinin ilk doğduğu noktadan itibaren hukuki statüsü çok farklı olabiliyor. Verinin doğduktan sonra sınıflandırılarak belirli bir formata dönüştürülerek kullandırmaya başlanmasıyla beraber aslında farklı bir statüye tabi olabiliyor. Bazen bu bir idare hukuku bağlamında idarenin belirli bir veri formatta paylaşması zorunlu getirilerek kamu hukuku kaynaklı olabiliyor. Bazen belirli teşebbüsleri şeffaflık yükümlülüğü getirerek ve belirli verileri yine belirli formatlarda herkese veya en azından bu alanda çalışan araştırmacılarla paylaşması zorunlu tutulduğu bir dünyada aslında yarı kamu, yarı özel hukuk çok daha böyle atipik bir statüden bahsedebiliyoruz.  Özetle hukuki niteliği, çeşitli dayanağı çeşitli farklı bağlamları söz konusu olabilecektir.
O.G. Uz: Hocam çok doğru o zaman aslında verinin kimin elinde olduğuna göre de değişen bir hukuki niteliği var desek doğru bir saptama yapmış olabilir miyiz? Hem kamunun özel sektörün elinde ve mahiyeti itibariyle çok farklı nitelikte veriler olduğuna göre.
M.B. Kaya: Tabii bunu diyebiliriz. Burada da şunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Veriden elde edilen fayda somutlaştıkça belirli verilere yönelik hukuki dayanak getirilerek zorunlu şekilde açık veri statüsüne dönüştürülmesi de söz konusu olabiliyor. Dolayısıyla hem elinde bulunduran hem kaynak hem de o veriden oluşturulacak toplumsal fayda, farklı parametreler burada gündeme gelebiliyor. Günün sonunda açık veri statüsüne ulaştığı bir dünyada da daha böyle serbestçe artık işlenebilen, aktarılabilen, serbestçe sınıflandırılabilen ve başka verilerle korelasyon içerisine sokulabilen bir veriden bahsetmeye başlıyor. Dolayısıyla çok boyutlu bir bakış açısı incelemek gerektiriyor. Yine tekrar olacak bu konu sadece bir özel hukukun konusu değil veya kamu hukukun konusu değil. Hakikaten yatay düzlemde birden çok hukuki düzlemin gündeme gelebileceği atipik bir konuyla karşı karşıyayız
O.G.Uz: Hocam tam da aslında getirip bıraktığınız nokta beni ikinci soruma taşıdı diyebilirim. Evet bir atipik yapıdan bahsediyoruz. Verinin de farklı türleri ve farklı nitelikleri var. Açık veri özelinde konuşuyoruz ama açık veriyi doğru bir şekilde belirleyebilmek sınırlarını çizebilmek için şu soruya da herhalde yanıt vermemiz lazım. Peki hangi veriler açık veri olamaz? Onu belirlersek herhalde belki sorularımızın cevabını daha doğru bulabiliriz.
M.B. Kaya: Burada şöyle şekilde yanıtlayabiliriz; Özel bir korumaya ihtiyaç duyulan ve yine farklı bir statüde olan ve getirmiş olduğu korumaları getirmiş beklenen korumaları sebebiyle farklı şekilde muamele edilmesi gerekilen verileri bir kenara koyabiliyoruz. Bunu örnek vermek gerekirse, örneğin kişisel veriler. Kişisel veriler, çünkü nihayetinde farklı bir hukuki statüye tabi. Bu statü sebebiyle de yine korunan menfaat burada farklı olabiliyor. Belli bir olayda kişisel veriyi ayırabiliyoruz. Yine özellikle ticari sırları ifşa etme ihtimali olan verileri de aslında yine somut olayın özelliklerine göre bir kategorizasyona koyduğumuz zaman burada artık bir ticari işletmenin veya teşebbüsün üstün bir menfaati o verinin gizli kalmasına yönelik olduğu bir dünyada yine aslında bir açık bahsedemiyoruz.
Benzer bir şey yine kamu açısından da bu kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında nihayetinde gizli nitelikte çeşitli veriler elde edilmekte. Bunlar sadece kişisel olarak görmemek gerekiyor. Yine farklı parametrelerle, güvenlik parametresiyle burada kamu hizmetinin sekteye uğratmasına yol açılacak nitelikte belli veri türleri olabiliyor. Dolayısıyla biz aslında yine bu lafı çok sevmem ama her somut olayın özelliklerine göre neyin açık veri olup olmayacaklarını aslında belirlememiz gerekebiliyor. Bu bazen özel bir kısıtlama sebebiyle haberleşme verisine ilişkin aslında bir yasak gündeme gelebiliyor veya yine finansal işleme ilişkin özel ticari kaygılar sebebiyle kısıtlama olabiliyor. Ama en bilineni burada kişisel verilere yönelik olan kısıtlamayı gündeme getirebiliriz.
O.G. Uz: Peki hocam açık veri bir kamu malı mı? burada.
M.B. Kaya: Yani herkes kullanabilir mi? Bu veriden bir değer üretebilir mi? Daha da önemlisi bu veriden bir ticari değer üretebilir mi? Aslında bizim ulaşmaya çalıştığımız bu tür incelemelerde hukuki değerlendirme açısından önemli olan o. Bir veri eğer usulüne uygun bir şekilde yeni prosedürler işletilerek ve statüsü açısından herhangi bir sıkıntı olmadan tamamen böyle tartışmasız bir şekilde açık veri formatına dönüştürülmüşse artık o herkesin üzerinde istifade edebileceği public domain halinde amiyane tabirle kamu malı haline dönüşebiliyor. Zaten işin esprisi de orada. Şimdi niye açık veri paylaşılıyor? Açık veri örnek idare açısından bakalım. Çeşitli kamu hizmetleri sunuyor ama bu kamu hizmetleri ile ilgili veriler oluşturuyor. İdarenin kendi personeliyle kendi kaynaklarıyla bu veriyi anlamlandırması çok zor veya bu veriyi anlamlandırabilmek için başka veri setlerine ihtiyaç var. Daha dinamik aslında bir yapıya gerek var. Şimdi burada aslında bu tür veriler açık veri formata dönüştürülerek kendi imkanlarımızla elde edemediğimiz veya daha önce korelasyon ihtimali olmadığı kurmak suretiyle aslında belirli hizmetlerin kalitesini arttırma mümkün hale gelebiliyor. Burada bu veriyi ilk üretildiği aşamada irade tarafından bir tercihte bulunuyor ve bu veriye ilişkin belli haklardan feragat ediliyor. Dolayısıyla açık verinin kendine has durumu sebebiyle buradan da herkesin bir değer üretmesi, kullanması, veri setlerini kendi bilişim sistemlerinde dijital olmasına da gerek yok işte hibrit olabilir, fiziksel de olabilir bir değer üretmek için kullanılabilir, aktarılabilir herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayabilir. Bu açıdan baktığımız zaman evet açık veri genel bir ifadeyle kamu malıdır. şimdi
O.G.Uz: Hocam tabii malumunuz son dönemde özellikle tabii kamunun elinde bulunan veriler ve bu verilerin de birer açık veri haline getirilip getirilmemesi, bununla ilgili kriterlerin belirlenmesi, hatta özellikle yerel yönetimlerin elinde bulunan verilerin sizin de az önce ifade etmiş olduğunuz gibi genel olarak toplumun yararına nasıl kullanılabileceği, hangi kategorilerde verilerin açılabileceği ile ilgili malum çok yoğun çalışmalar var. Çeşitli açık veri platformları da kuruluyor. Dolayısıyla bence bu soruda verdiğiniz yanıt bu anlamda çok kıymetli. Öncelikle burada hakikaten bir kamu malı mıdır, değil midir tanımını yapabilmek sonra belki şunu da o zaman bu hipotezden üretebilir miyiz? O zaman eğer kamunun elinde böyle bir veri varsa açılabilecek bir veriyse ama kamu bunu açmıyorsa bunu verilmeyen bir kamu hizmeti olarak kabul edebilir miyiz?
M.B. Kaya: Gerçekten de çok güzel bir soru. Teşekkür ediyorum bu alanın en aslında temel sorusu. İlk başta niye açık veriye dönüştürülmüyor? Açık verinin faydalarını saymakla bitmez ama neden bir veri açık veriye dönüştürülüyor sorusuyla bunu desteklemek istiyorum. Ardından bence daha böyle makul yanıtımız olacak. Konunun üç farklı boyutu olduğu kanaatindeyim. Birinci boyut; bir verinin açık veriye dönüştürülmesi için belli tekniklerin kullanması, istatistiğin özellikle çeşitli faydaları burada anonimleştirme teknolojilerinin sınıflandırma ilişkin çeşitli bilişsel altyapı olması gerekiyor. Dolayısıyla eğer bu bağlamda teknik dönüşüme ilişkin altyapı yoksa buna ilişkin bir de sistemler buna göre dizayn edilmemişse aslında bir teknik engelle karşı karşıya geliyoruz. Şimdi bu teknik engelin ikinci devamında bir yandan da hukuki engeller özellikle mevzuatlardaki belirsizlikler. Bu da haliyle aslında verinin belli formata dönüştürülmesi veya paylaşılmasına ilişkin karşımıza engel olarak kalıyor. Ama bana göre en önemli engel üçüncü engel yani psikolojik. Bu da verinin paylaşılmasına yönelik aslında bir tereddüt, verinin paylaşılmasının sorumluluk doğurması, doğurma riski olacağı korkusu. Aslında bunu sadece bu yüzden zaten psikolojik bir engel olarak beliriyor. Şimdi burada tabii yavaş yavaş yapının değişmesi gerekiyor. Özellikle Avrupa’da dijital dönüşümde gördüğümüz yeni kavramlar var. Digital by default, Only0One Principle dediğimiz iki tane çok temel ilke var. Avrupa Birliği bilgi toplum stratejilerinde de görüyoruz. Şöyle bir şey var öncelikle verileri zaten daha kaynağında ilk elde edilme aşamasında biz açık veri formatına dönüştürülebilir bir hale getirmemiz gerekiyor. Burada da yine bir kamu hizmeti dizayn edilecekse digital by default yani varsayılan olarak dijital olarak tasarlanması ve only one principle sadece tek bir formatta aslında bir düzlemde bunun düzenlenmesi gerekiyor. Haliyle daha tasarım aşamasında bu tür ilkeler riayet edilmediği bir dünyada karşımıza gerçekten de komplike, yapısal olmayan ve sınıflandırılması gerçekten de zor olan farklı verilerle içe geçmiş ve bu bağlamda aslında teknik olarak dönüşüm maliyeti çok yüksek veriler geliyor. Bu da tabii teknik dönüşümü zorlaştırıyor. Teknik dönüşümler beraberinde hukuki sorumluluk alma riski ve bu bağlamda mevzuattaki belirsizlikler sebebiyle bizi çıkmaza götürüyor.
Şimdi burada en azından Türkiye açısından konuşacak olursak açık, güçlü bir hukuki dayanağımız yok. Hukuki dayanağımız olmadığı için bu veriyi talep etme hakkımızda çok kısıtlı. İki adet mevzuatımız var. Bir, Bilgi Edinme Kanunu yine belli konularda bir idari ile muhatapta belirli işlemlere ilişkin bilgi edinme. İkinci, kişisel verilerin korunması düzenlemesi olarak bunlar yine mutlak bir talepte, belli konuda bilgi talep etme ve karşı tarafı idare ise bu bağlamda bilgi paylaşmayı veri paylaşmaya zorladığımız zorlayabileceğimiz düzenleme. Bunun dışında belirli bir veriyi belirli formatta paylaşılmasını bu şekilde zorlayacak yükümlülük hale getirecek özel bir talep hakkı oluşturabileceğimiz düzenleme ne yazık ki halihazırda mevzuatımızda yok. Şimdi burada tabii inisiyatifler var yine bizde de baktığımızda şöyle bir karıştırıyorum bizde de mesela 2015 2018 bilgi toplumu stratejisi ve eylem planı çok güçlüydü. Açık veri açısından çok net hedefler koyuldu. Bu kamu verisinin özellikle dönüştürülmesine yönelik gerçekten de somut hedefler koyuldu ama orada ilerleme olduğu söylenemez. Haliyle idarelerin halihazırda sunmuş olduğu veriler bunlar kendi inisiyatifleriyle verilen veriler. Bizim için somut bir talep etmeye, burada veriyi ver demeye mümkün kılacak nitelikte değil. Burada özellikle Avrupa ile ciddi bir şekilde ayrışıyoruz ve bu bağlamda gerçekten de dayanak olmadığı için normatif dayanak çok zayıf olduğu için haliyle de açık veri çok böyle cılız bir şekilde böyle çok istisnai bir şekilde görmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla aslında baktığımız zaman bilişim hukuk öğretim üyeliğimden önce beş yıllık bir idare hukuk öğretim üyeliğim var. Oradan gelen bir şekilde idarenin planlama hizmeti açısından bu planlama ödevlerini yerine getirirken aslında bu tür verilerle paylaştılar. Bunu paylaşması, kullanması aslında baktığınız zaman o kamu hizmetinin sürekliliğini sağlanması, kamu hizmetinin yine değişkenliğine uygun bir şekilde belirli kararlarını alabilmesi için aslında açık veri kullanılması bence bir zorunluluk. Ama tabii biz bunu dolaylı bir şekilde kamu hizmetini yorumlayarak oradaki ilkelerden dolayı bunu çıkarmaya çalışıyoruz. Çünkü idare bize sürekli bir şekilde kamu hizmeti sunmak zorunda, idare değişen koşullara göre uyarlamak zorunda ve bu bağlamda toplumun tüm kesimlerini dikkate almak zorunda. Ama idare bunu nasıl yapacak? İdare bunu kendi kaynaklarıyla yapmaya çalışıyor, analitik araçlarını kullanmaya çalışıyor. İşte burada zaten paradigma değişikliği burada karşımıza geliyor. İdare bunu yapamıyorsun, yapman mümkün değil. Özel sektörü de dahil et, üniversiteleri de dahil et, diğer idareleri de dahil et. Burada aslında kamusal açık aslında kamusal tartışmaya imkan sağlıyor. Demokratik ilkeler açısından baktığım zaman şeffaflığa gerçekten de katkı sunan bir araç. Keza yine toplumsal tartışmalara katkı sunan araç. Dolayısıyla bu faydalar aslında yeterince içselleştirilemediği için halihazırda buna ilişkin talep hakkı ne yazık ki somutlaştırılamıyor. Burada psikolojik engeller her şeyin önüne geçiyor.
O.G.Uz: O kadar güzel özetlediniz ki gerçekten tabii bu arada idare hukukçusu ve bilişim hukukçusu aynı anda buluşturmak ve bulmak çok zor bir şey. Tabi bu perspektifle konuyu çok güzel özetlediniz. Hem teknik hem hukuki hem psikolojik engellerden bahsetmekle aslında bizim en büyük engelimizin bir anlamda hem regülasyon eksikliği hem de bu konuyla ilgili psikolojik engeller olduğunu anlıyorum. Ama son sözlerinizden de şöyle anlayabilir miyiz hocam? Bizdeki evet düzenlemelerin bir anlamda bu konuda cılız kaldığı çok doğru bir tespit. O zaman aslında kamu menfaati verilerin açılması noktasında bir kriter olabilir mi? Bu soruya nasıl cevap verebiliriz?
M.B. Kaya: Değişen koşullara uyarlama, biraz daha çok böyle yine kamu hizmetlerinin herkese sunulması gerekiyor ama ihtiyaçları dikkate alması gerekiyor. Ama yine gözden kaçırmamak gerekiyor. Planlama da bir kamu hizmeti. Planlama hizmetini dahi yerine getirirken veri temelli aslında ekonomiden bahsediyoruz ama bir yandan da aslında yavaş yavaş dijital idareden bahsetmeye başlıyoruz. Özellikle kıta Avrupa’sında bu kavram daha sık kullanılmaya başlandı ve idarenin dijital dönüşümü nasıl gerçekleştireceğine dair de hukuki böyle tartışmaların ortaya çıkmaya başladı. Özellikle Fransa’da yakın zamanda dijital dönüşme ilişkin verilmiş çok önemli bir karar var. Dijital dönüşümü gerçekleşirken nelere dikkat edilmesi gerektiği, buna ilişkin idarenin sorumluluklar altında olduğuna dair. Burada şunu görmeye başlıyoruz. İdareler burada sadece kendi imkanlarını zorluyorlar. Biz de yine Türk hukukunu düşünelim. İdare bu bağlamda bir çözüm olacaksa biz klasik ihale sistemi işte burada Devlet İhale Kanunu veya Kamu İhale Kanunu sunmuş olduğu imkanlarla ancak paydaşı beraber ona bir şekilde çalışabiliyor. Şimdi daha ihtiyacın tanımlanmasında bir sorunumuz var. Burada zaten açık veri şunu getiriyor; Açık veri ben senden bağımsız bir şekilde daha özgür bir şekilde daha rahat bir ortamda ben senin yerine düşüneyim. Senin için çözümler üreteyim. Senin elinde üç tane veri benim elimde beş tanesi var, benim dinamikliğim var. Bu bağlamda ben bunları beraber bir araya getireyim, korelasyon kurayım. Dolayısıyla burada aslında idarelere yol gösteren bir şey. Belirli veriler bir dönem açık veri olarak paylaşıldı. Paylaşılan alanlarda çeşitli ticari girişimler oldu. Paylaşılması durduruldu. Bu veriyi kullanıyorsan buna yönelik lisans vereceksin ki burada fıtratıyla çelişiyor. Açık veri gerçekten doğaya salıyoruz evrene salıyoruz. Açık veriden kim nasıl bir değer üretecek burada görmek gerekiyor. Toplumsal faydaya ulaşıyor muyuz, ulaşamıyor muyuz? Burada yine baktığımız zaman eğer idarenin dinamikliğini sağlıyorsa idarenin bir konuda planlama maliyetini azaltıyorsa, idarenin kamu hizmetini daha kaliteli bir şekilde sunmasına imkan sağlıyorsa baktığım zaman kamu yararı burada işin içerisinde. Dolayısıyla aslında açık veri kullanılması normatif olmasa da aslında kamu hizmetini yeniden yorumladığımız zaman kamu hizmetinin içine gömülmüş kamu hizmetinin içerisinde yer alan bir unsur. Bir akademik çalışma içerisindeyim. Burada idarenin idareye hakim olan ilkeler içerisinde dijitalleşme var mıdır diye bakıyoruz ve burada yine aslında erişilebilirlikten, kamu hizmetinin belirli bir kalitede sunulmasına yönelik farklı ilkeler ile değerlendirip şu ana kadar aslında bunlar bizim için lüks değil, burada şu an dijital dönüşümün geldiği seviyeyi dikkate aldığımız zaman bir zorunluluk haline getiriyoruz. Dolayısıyla idaremizde burada daha az maliyette bu verileri kullandırmak suretiyle eğer bir fayda sağlama ihtimali varsa bunu dönüştürmesi için yük olduğu kanaatindeyim.
O.G.Uz: Çok teşekkürler. Bence çok farklı bir perspektiften ama çok açıklayıcı oldu hocam. Son bir sorum var. Hem dünyada hem de ülkemizde aslında siz de yer yer sorularıma verdiğiniz cevaplarda bu konuyla ilgili görüşlerinizi beyan ettiğiniz ama tabii iki hukukçu oturmuşken burada doğal olarak benim mevzuatla ilgili bir soru sorma ihtiyacım ortaya çıktı. Şunu sormak istiyorum hocam hem dünyada hem de ülkemizde açık vergili mevzuat, yasal düzenleme konusunda elimizde ne var ve neye ihtiyaç var?
M.B. Kaya: Aslında ilk başta politik çerçeve bizim için çok çok önemli. Politik çerçeve zaten çizilmiş durumda. Burada toplum hizmetlerine ilişkin bizim strateji eylem planımıza çok net bir şekilde var. Bir idarenin Türkiye’deki bir idarenin gitmesi gereken yol haritası belli. Dijital dönüşümle ilgili yani kalkınma planlarımızda orta vadeli planda yine yıllık planlarında aslında dijital dönüşümün nasıl gerçekleştirileceğine dair çerçeve belli. Politik çerçevenin normatif dayanağı var mı? İşte burada da dağınık bir çerçeve var. Belirli verinin kullanılacağına yönelik bir bakıyoruz kullanmaya yönelik çalışmaları yapar biraz tabi burada hani çok somut, emredici normlarımız yok biraz daha böyle genel ifadeyle yuvarlak ifadelerle kendi imkanlarıyla belli bir ölçüde yapar. Dediğim gibi gibi böyle aslında lütuf gibi kaleme almış durumda. Tabi haliyle ciddi bir sorun ve yine en önemlisi göz önünde bulundurmak gerekiyor Türkiye’de uygulama içerisindeyiz. Yani idareye açık bir talimat olmadığı sürece psikolojik bariyerleri çok rahat şekilde bir bahane olarak kullanabiliyor ve dolayısıyla yine sorumluluk altına girmemek adına bunu ilgili belki sorumluluk doğmayacak ama burada bir hareket etmekten imtina edilebiliyor ve yine bizim aslında buna ilişkin ayrı bir düzenleme olmayışı az önce bahsettiğim gibi kamunun özel sektörle beraber yapabilirliğinde ciddi bir şekilde etkiliyor. Dolayısıyla Türkiye’de açık veriye ilişkin çok net bir düzenlemenin yapılması gerekiyor. Benzer şekilde dijital bu ilkelerin burada biz sadece şu anda baktığımız zaman e devlet hizmetlerine ilişkin yönetmelik var. Yönetmelikte de sadece genel olarak e devlet hizmetlerin kalitesine yönelik aslında güvenliliğe ilişkin görüyoruz ama bir yandan ciddi bir değer oluşuyor ama bu veriler bayatlıyor. Veriler bayatladığı için onlar bu şekilde bir anlam çıkarılabileceğine ilişkin tahmin bile olmuyor. Bu bağlamda aslında yani idareler burada öykünüyor bir şekilde idare edin. Bir şekilde buna hareket ediyor. Aslında burada dijital idare veri temelli hareket eden idaredir. Dijital araçları kullanan idaredir. Katılımcılığı sağlayan idaredir. Burada aslında yönetimi yönetişim ilkesine göre hareket eden idaredir. Dünyada tabii özellikle Avrupa Birliği bu konuda başı çekiyor. Yine regülasyonlarla hem sadece kişisel değil, kişisel olmayan veri yine belirli burada data space dediğimiz veri türleri belirlendi. Bunların da yine sadece özel sektörden de bu verilerin nasıl alınabileceği, bunların nasıl bir değere dönüşeceği çalışmalar var. Bu bağlamda yine Avrupa Birliği’ndeki açık veri portalları ve bu portallarda her geçen gün artan veri çeşitliliği de aslında burada başarılı bir yere doğru gittiğini gösteriyor. Keza yine Amerika işte data.gov Avrupa’da benzerleri aslında burada idarenin dijitalleşirken bir yandan da bu verileri bir değer olarak ürettiğini, bunu aslında bu dijitalleşmenin bir unsuru olarak da bulundurduğunu göz önünde bulundurduğunu gösteriyor. Şu dijitalleşme bir sonuç olarak görülüyor. Bir kamu hizmeti veriliyor mu verilmiyor mu ?0-1 mantığı ile. Ama bunun içerisinde verinin bir merkezi koyulmadığı için şu an görebiliyoruz. Buna ilişkin datalara bakalım. Buna ilişkin daha nasıl iyi yapılabilir veya başka hizmetler nasıl buna eklenebilir bunu görmek gerekiyor. Haliyle burada bir temel bir paradigma farkı var. Burada şey demek istemiyorum. Türkiye’de hiçbir şey olmuyor demiyorum. Türkiye’de de yine çok ciddi kıymetli çalışmalar var ama biz sistematik bir şey yapmamız gerekiyor ve yine bu alanda yapacak bir girişimcisiniz bu alana gireceksiniz. Şimdi verinin sürdürebildiğini sağlayamazsanız o alanda belirli formatları, belirli süreçleri bu bağlamda bunların yani o girişimi süre temin edemez. Dolayısıyla verinin sağlıklı olmadığı bir yerde veri temelli de sağlıklı bir çözüm geliştirilmesi pek mümkün değil. Uzattım kusura bakmayın umarım ifade edebilmişimdir.
O.G. Uz: Gerçekten çok açık bir şekilde ihtiyacı da ortaya koymuş olduk son soruma verdiğiniz cevapla. Hocam programımızın sonuna geldik. Bizimle paylaştığınız değerli bilgiler için vakit ayırdığınız için çok çok teşekkür ediyorum. Sizin eklemek istediğiniz herhangi bir husus var mıdır?
M.B. Kaya: Teşekkür ediyorum tekrardan Açık Veri ve Teknoloji Derneği’ne davetleri için, ev sahipliğiniz için. Sizlere bu güzel moderatörlüğünüz için teşekkür ederim. Bu konuları daha sık konuşuyor olacağız ama yine konu sadece salt hukuki bir konu değil çok boyutlu aslında kamu yönetimi mevzusu. Bu bağlamda umarım ülkemizde de güzel neticeler alınır. Tekrar teşekkür ediyorum.
Paylaşın