[Açık Kürsü] 21. Bölüm: Dünyada Açık Veri – Dizem Özalp Sarı

“Mümkün olduğu kadar açık, gerektiği kadar kapalı” mottosuyla açık bilim, açık erişim, açık devlet, açık veri, açık teknoloji gibi kavramları uzmanlarıyla konuşacağımız Sertel Şıracı ile [Açık Kürsü] program serimizin yeni bölümünde Veri ve Dijital Strateji Lideri olarak görev yapan Dizem Özalp Sarı ile;

  • Dünyada Açık Veri Uygulamalarını Faydaya Dönüştüren En Önemli Ülkeler Hangileri?
  • Başarılı Ülke ve Uygulamalar ile İlgili bir Endeks Var mı? Sonuçlar?
  • Hangi Uygulamalar Öne Çıkıyor?
  • Açık Veri Portal ve Hizmetlerinde Kamu mu Öne Çıkıyor?
  • Açık Veri Uygulamalarında Hangi Kategoriler Öne Çıkıyor?
  • Açık Veride Başarılı Ülkeler Hangi Alanlarda, Ne Gibi Faydalar Sağladılar?

Başlıklarını konuştuk.

Yeni bölümlerimizi kaçırmamak için Youtube abonemiz olabilir, podcast kanallarımızdan (SpotifyApple PodcastGoogle PodcastDeezerSoundCloud vb.) takip edebilirsiniz. Programımız yayınlandıktan sonra konuşmaların deşifresini aşağıda bulabilirsiniz.

—–

Sertel Şıracı: Merhaba sayın izleyicilerimiz, Açık Veri ve Teknoloji Derneği’nin Açık Kürsü programına hoş geldiniz! Bildiğiniz gibi bu programımızda elimizden geldikçe açık verinin dijital külliyatını oluşturmaya çalışıyoruz. Son programlarımızda da mümkün olduğunca işin uygulamasına yönelmeye başlamıştık ve bugün de biraz dünyadan konuşmak istiyoruz. Konu dünyadan olunca bugünkü konuğumuz da Veri ve Dijital Strateji Lideri Sayın Dizem Özalp Sarı. Kendisi ile dünyadaki örnekleri konuşacağız. Hoş geldiniz Dizem Hanım!

Dizem Özalp Sarı: Merhabalar, hoş bulduk!

S. Şıracı: Evet, az önce bahsettiğim gibi elimizden geldikçe dünya açısından bu konuları ele almaya çalışacağız. İlk sorum da dünyada açık veri uygulamaları, faydaya dönüştüren önemli ülkeler hangileri, sizin gözlemleriniz nelerdir?

D. Özalp Sarı: Şimdi bir açık veri endeksi var biliyorsunuz en popüler şey o çünkü bir devamlılık gösterdi belki bir yaklaşık işte 5 6 senenin üzerinde bu dünyanın açık veri konusunda gösterdiği meşakkati, eforu bir endekse dönüştüren bir endeks var. Şimdi endekse baktığımızda aslında arada küçük değişiklikler olsa da her yıl hep aynı Top-5 var. Yani kim o, Tayvan artık politik sebeplerle olabilir, ülkenin çok küçük olması sebebi le olabilir. Her zaman ilk 3’te ilk beşte geliyor. Bir başkası İngiltere, diğeri Avustralya. Bunları da işte Finlandiya, Kanada, Norveç gibi ülkeler takip ediyor. Burada asıl önemli olan şey galiba yani açık veri endeksi gibi endeksler verinin ticarileşmesi ve haberinin ürettiği toplam değer üzerinden oluşturuluyor. Bunun işte baktığı birtakım şeyler var ulusal istatistikler düzgün yayınlanıyor mu, tutarlılık gösteriyor mu, bu istatistiklerin şu anda çok önemli konulardan biri mesela çevre işte kamusal ve yönetim sahipliği, açıklık. Ülkedeki adalet uygulamasıyla ilgili birtakım şeyler açık veri halinde insanların erişimine ulaştırılıyor mu? Eğitim ve insan hakları ile ilgili şeyler insanların erişimine açılıyor mu? Açık veri şeklinde tabii gibi bakıyor açık veri endeksi ama tam olarak oradan şey çıkartamıyorsunuz aslında uygulama anlamda yani ticarileştirme anlamında bir şey çıkartamıyorsunuz. Fakat bu 5 6 ülke, saydığım ülkeler pek değişmiyor açıkçası. İşte bir Tayvan yukarı çıkıyor, bir İngiltere aşağı geliyor bir Finlandiya yukarı çıkıyor ama en önemli konu sanırım burada açık veride iyi performans gösteren ülkeler çoğunlukla aslında Birleşmiş Milletler ülkeleri arasında bir sıralama yapsak, açık devlet uygulamasında da iyi performans gösteren ülkeler oluyor. Çünkü bu birleşik bir politika, bu ülkelerin gerçekten kendi ülkelerindeki yeteneklere ya da dünyadaki yetenekleri çekmekle ilgili bir derdi var, bir politikası var ve veri iyi gerçekten bir meta olarak görüyorlar ve bu meta üzerinden değer yaratılacağına uzun vadede inanıyorlar. O yüzden bu ülkeler genelde şu anda değişmiyor. Üç aşağı beş yukarı hep bu saydığım ülkeler geliyor.

S. Şıracı: Evet ülkelerden bahsetmişken biraz uygulaması açısından da soralım size. Çünkü az önce bahsettiğim gibi mümkün mertebe tabii dünyadaki uygulamalar bizim de aslında ana konularımızdan birisi. Burada hangi uygulamalarla ülke bazında da belki onu konuşabiliriz ama sizin gözlemlediğiniz de fayda görürüz, hangi uygulamalar var aklınızda?

D. Özalp Sarı: Şu anda açık veriyi uygulamaya dönüştürmenin önündeki en büyük engel biraz ilginç olacak ama açık verinin kendisi, açık veriye ulaşabilmek. Çünkü açık veriyi oluşturmak bir maliyet ve bu maliyet en önemli bariyer sizin bir iş kurup bu açık veriyi işte bir işe dönüştürmeniz için en önemli bariyer. Ben bu uygulamalarda hala daha bu bariyeri en kolay şekilde aşan şirketler bunlar olduğu için teknoloji şirketleri ve haritalama şirketlerinin bu bariyeri aşabildiğini görüyorum. Hala daha sektörde açık veri kullanımı yoğunlukla teknoloji, Google gibi teknoloji veya haritalama şirketlerinin elinde.
Bunun dışındaki uygulamalarda başarılı uygulamalar da üç grup da aslında sıralanabilir. Tabii başarıyı nasıl tarif edeceğinize bağlı ama ses getirmesi insanların bilmesi her zaman da bunun açık veri ile ilişkili olduğu da bilmiyorsunuz ki ama ses vermesi insanların hani gerçekten farkında olması açısından düşünürsek ticari bir değer henüz yaratmamış olabilir ama bir yaygınlığının olması açısından düşünürsek üç grupta değerlendirebiliriz. Bir hizmet olarak uygulamalar var. Hizmet uygulamaları aslında bizim Türkiye’de en sık gördüğümüz uygulama hizmet uygulaması. Bursa Belediyesi yeni açtı biliyorsunuz İstanbul’un yine açık veri uygulaması var. İşte pek çok belediyemizde bu tür uygulamalar var. Bunlar genelde hizmet uygulamaları yani vatandaşların birtakım şeylere ulaşabilmesi ve ikincil, objektif olarak da belki buradan bir iş modeli çıkabilir düşüncesiyle belediye bunu bir hizmet olarak veriyor veya başka farklı devlet kuruluşları veriyor. Dünyada da bu böyle zaten bu açık veri ilk oluşturan şeylerden biri New York City’nin belediyesidir biliyorsunuz ki. Bütün işte çöp toplama dalgalarını açık veri olarak yayınlamasıyla pek çok şey olmuştu.
İkincisi hak olarak burada hak uygulamalarında en çok öne çıkan veri gazeteciliği. Veri gazeteciliği de yine en mesela ilginç örneklerden birisi facting’dir Siz herhangi bir duyduğunuz haberi anında teyit edebilirsiniz. Bunun altyapısı tamamen açık veri üzerinden çalışır. Önemli bir kısmı da craft source edilerek çalışır bu arada. Ama bu bir kitlesel bir yapıya dönüşmüştür başarılı olarak en önemli kısım bu çünkü veri toplamak gerçekten önemli bir şey. Dediğim gibi en büyük bariyer bu.

Bir de inovasyon kısmı var. İnovasyon kısmında genelde açık verideki başarılı uygulamalarda aslında özel veri ile birleştiği zaman ortaya çıktığını görüyoruz. Çünkü bir ticari akıl, bir iş modeli ve aynı zamanda da bir bunun içinde benim için ne olacak bakış açısının olması lazım. Burada genelde iyi uygulamalar, örneğin sigortacılıkta görüyorsunuz. Özellikle Uzakdoğu’da ve Asya’da, Güney Doğu Asya’da gördüğümüz örnekler var. Sigorta şirketleri bunları çok iyi kullanıyorlar. Müşterilerini doğru prim karşılayabilmek için kullanıyorlar. Örneğin bir işte “hurricane” datası ya da işte bir felaket datası gibi şeyleri hükümetlerin ya da belirli birtakım şirketlerin portellerinden çekip müşterilerine gayet açıklıkla bunu nasıl hesapladıklarını göstererek daha sonra primlerine yansıtabiliyorlar ya da herhangi bir şekilde bizim tüzelden tüzele dediğimiz düzenlediğimiz model de örnekler var. Bir tane eğer dinleyenler merak edip bakmak isterlerse örnek vereyim. Mesela “safe and the city” diye İngiltere’de kullanılan bir tane çok küçük bir uygulama vardır. Basitçe açık veri şöyle kullanır; Herhangi bir sokaktaki güvenlik ve suç bilgisini birtakım kaynaklardan çeker. Bu ikisi de açık veri şeklinde çekilir, bunları birleştirir ve bunları Uber’e satar ama anlamlı bir şekilde bir öngörü olarak satar, bir tahmin olarak satar. B2B çalışan bir model ve küçük bir aplikasyon var aslında bakarsınız ve Uber’i kazanarak çok büyük ve aslında ticari başarı sağladılar. Şu an bu aplikasyon kendisini önümüzdeki 2 3 sene için döndürebilecek bir finansala sahip oldu.

S. Şıracı: Peki, tabii siz örnekler verdiniz ama kamu burada daha çok ön plana çıkıyor özel şirkettense. Tabii kamu ister istemez kamu girişimciliği kolay bir konu değil burada ama biz belediyelerden vs örnek vererek geliyoruz. Şu an verdiğiniz örnekler aslında ticari örnekler, birileri demek ki bunu aslında biraz biraz paraya çevirmeyi de başarmış durumda. Burada bu ayrımla ilgili ne düşünürsünüz kamu özel sektör bakımından?

D. Özalp Sarı: Şimdi veri olarak aslında bu ayrımın tam nasıl olduğunu bilmiyorum. O yüzden böyle bir gazel okumak istemem açıkçası. Ama örneklem üzerinden benim kendi gördüğüm örnekler üzerinden şunu söylemek istiyorum. Eğer başarıyı ticari olarak ve hani bu açık verinin dedim ya veri toplamak hala çok önemli bir finansal bariyer, bir iş modeline dönüştürmek için. Çünkü işte atıyorum o iş modelinin toplam değeri yüz lira ise bu yüzlerin 60 70 lirası bu veri toplama yöntemine gidiyor. Bunu böyle düşündüğünüz noktada aslında başarıyı bir “ya ben bu nasıl bir iş modelini sürdürülebilir bir iş modeline dönüştürürüm” diyorsanız eğer burada sizin veri toplamanız, veriye erişmeniz belki de ya da açık veriyi kendinizin oluşturulmasıyla ilgili işbirliklerine gittiğiniz yöntemlerin ben şu anda gerçekten gelecek seneler için baskın olacağını düşünüyorum. O anlamda şu ana kadar kamu baskınmış gibi gözükse de çünkü genelde insanlar hak ve hizmet olarak yaklaştılar bu işe ki çok çok normal. Çünkü insanlar vatandaş olarak sorgulayarak bu açık veri işlerini ve veri gazeteciliği üzerinden geldi bu işlerin pek çoğu aslına bakarsınız. Ama ben gelecekte bunun bu tarafa doğru kayacağını düşünüyorum. Bu işbirlikleri ve bu veriden ben ne kazanırım kafa yapısıyla bu işler gidecektir. O yüzden kamu baskın görünüyor olsa bile ben özel sektörün, özel sektör işbirliklerinin öne çıkacağına inanıyorum.

Özellikle Birleşmiş Milletler ‘in kalkınma hedeflerine baktığımız zaman çok net olarak orada şey söyler verinin açık veri olarak sunulabilmesi ve bunun sürdürülebilir olması gibi bir şey söyler mesela. Bu anlamda fonlar veriyor çünkü bir sene verdiniz şu anda internette pek çok açık veri seti bulabilirsiniz. Tarihi olan açık veri seti bulmaya çalıştığınızda çok büyük problem yaşarsınız. Tarihi olan açık veri setine baktığınızda en çok veri sağlayan Google’dır. Bir sene verir, öbür sene de öbür sene de verir. Vermeye başladıktan sonra histoloji ile beraber verir. Kamuda bu zor neden zor çünkü kamuda el değiştirdiğin zaman bir belediyeden bir başka belediyeye geçtiği zaman ne yazık ki o görevler de değişiyor. Görevler değiştiği zaman o insanların yoğurt yeme şekli de değişiyor, verinin sunuluş şekli de değişiyor. Hatta bazen verinin sunulması kesilebiliyor da. o yüzden önümüzdeki dönemde ben daha çok özel sektörün öne çıkacağını düşünüyorum. Özellikle de işbirliklerinin öne çıkacağını düşünüyorum. Yani özel sektör ve devlet karşılıklı.

Bir başka örnek şu anda en popüler konulardan biri biliyorsunuz, ESG. İşte bu çevresel, kamusal ve işte yönetimsel işte birtakım şeyler dünyadaki çevre krizi sebebiyle açıkçası gerçek anlamda buradan bir şey çıkartmak istiyorsanız bulmanız gereken uyduruyorum yüz veri seti varsa bu yüz veri setini sadece 5 tanesi şu anda ulaşılabilir. Diğer ellisi ölçülmüyor bile. Yani burada çok ciddi bir iş var ve bu işe sürekli kamunun finanse etmesi mümkün değil. Sizin gerçekten bir gelir kaynağı modeli gösteriyor olmanız lazım ki buraya girişimciler girsin, işleri bu verileri setleri üretsin veya bu setleri üretmeye devam etsin. Bu da ancak ve ancak işte dediğim gibi girişimci kafası ve özel sektör kafası ve devletin iş birlikleri ile olabilir. Sadece devlet ile olabilecek bir iş olduğunu düşünmüyorum.

S. Şıracı: Peki, girişimcilerimizin sürekli yeni fikirler her zaman akıllarında oluyor ve kendini bir yere yönlendirmenin peşindeler. Siz şunu diyebilir misiniz; yani açık veri gerçekten gelecekte girişime değer bir alandır. Evet bu gelecek vadeden bir konu mudur? Mesela biz derneğimizi kurduk devam ettiriyoruz süreci. Ama baktığımızda yavaş yavaş damla damla iş bir yere gelmeye başladı ki az önceki bahsettiğim etki yatırımları gibi bir süreç içerisinde dahi kimse de bir veri olmamasından kaynaklı olarak yön bulmak bir problem bizim için burada. Hem bu soru açısından girişimcilere buraya yönelin der misiniz ve sektör olarak bahsedecek olursak sizce hangi sektörler bu açık veri konusunda daha ön plana çıkar?

D. Özalp Sarı: İkinci sorudan başlayayım. Bence ESG, “enviromental social and government”  tarafı çok ciddi olarak zaten şu anda iyi bir hız almış durumda ve burası ilerlemeye devam edecek. Burada özellikle regüle şirketlerin bu ESG ile ilişkili olan datalara ihtiyacı artacak. Burası bence çok önemli bir şey hani fırsat noktası. Buna iyi bakılması gerektiğini düşünüyorum. Regüle olmayan şirketlerde de şöyle bir şey olacak; Toplum baskısından dolayı bir ispat durumu oluşacak. Yani siz iyi bir tarım yaptığını iddia eden bir şirketsiniz diyelim. Kendi gıda regülasyonu boş verdim ama başka işte birtakım regülasyonlar da tabi değilsiniz ama siz satın alan müşteriye bir şey ispat etmek zorundasınız. Çünkü rekabet bunu gerektirecek. Sizin de gene bu tip bir veriyi sağlama ihtiyacınız olacak. Kendinizi bir başkasıyla karşılaştırmak anlamında yanlış anlamayın yani iç veriden bahsetmiyorum. İşte benim portakalımın atıyorum adeti kaç vesaire falan değil. Yani kendinizi başkasıyla yanına koyabilmek açısından bana bir ihtiyacınız olacak. Bu anlamda ben bu alanın gerçekten fırsat yaratacağını düşünüyorum.

Eee fakat birazcık radikal başka bir fikrim var o da şu. Ben gittikçe verinin ucuzlayacağını da düşünüyorum. Yani girilecek noktanın gerçekten aslında nihai o veri tüketecek olan kişinin nasıl tüketicinin ve hangi platform üzerinden tüketici yeniden başlaması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda genelde uygulamalarda şöyle bir şey başlıyor ve genelde de hani bunun başarısız olduğunu düşünüyorum. Şu veriyi toplayalım bu veri önemli, tamam toplayacaksın ama bu veriyle ne yapacaksın? Şurada bir veriyle ilgili bir bilgi verelim. Giriyorsunuz o web sitesine bir tane grafik var, grafik yani ticari bir değer değil. Yani onun üzerinden bir iş modeli yarattığınız veya o web sitesine sadece tıklamak üzerinden yarattığınız değer çok sürdürülebilir olmuyor. Burada o yüzden uygulama olarak nihai de nedir sizin teklif ettiğiniz müşteri götürmeye çalıştığınız şeyden başlayıp bunun açık veriyle nasıl desteklenebileceğine bakmak lazım. O yüzden ben açık veri uygulamaları deyince o anlamda biraz radikal düşünüyorum. Aslına bakarsanız uygulamaları kafanızda bir iş modeli olmalı. İnsanların ihtiyacına göre veya devletlerin veya başka özel şirketlerin. Bunun veri stratejisi arka tarafındaki veri stratejisi açısından siz kesinlikle açık veriyi düşünmelisiniz. Yani o sizin için bir boyutu olmalı ama açık veri uygulaması deyip açık veriyi oluşturalım dediğiniz zaman o bana göre hizmet sınıfına giriyor ortada hiçbir zaman bir işte belediye bir işte elektrik dağıtım şirketi vs. gibi de yarışıp da değer üretmeniz çok zor zaten. Hani insanlar onu hizmet olarak ya da bir hak olarak göreceklerdir ama bence uygulama ve ne üreteceğiz biz nedir bizim iş modelimiz bunu yaparken veri stratejimiz de açık verinin nasıl dikkate alabiliriz diye bakılması lazım.

S. Şıracı: Burada temelde şu da var. Yapay zeka konuştuğumuzda sıklıkla konu dönüp dolaşıp veriye gidiyor. Malumunuz işte o yetersizliği konuşmaya başlıyoruz. Tabii şu anda bir üst kavram olarak açık veriyi değerlendirdiğimizde acaba şu da bir şey midir? Yani kamu üretebildiği kadar açık veri üretsin bir girişimci bir uygulamacı gelir onu bir şekilde kullanır. Hani bu çöp toplama hikayesinde de olduğu gibi yani verileri paylaştılar, birileri çıktı onunla ilgili geliştirmeler, işte birtakım uygulama geliştirdiler. Bu bir yöntem midir ? Biz bu işin de başında bir ülke olduğumuz için de bunu ifade ediyorum açıkçası. Belediyeler sadece bunu yapsa bile, bu hizmeti verseler bile bir girişimciler gelip bunların fayda üretebilirler mi? Bu tavsiye ettiğiniz bir şey midir sizin?

D. Özalp Sarı: Biz bu işin başında olduğumuz için evet tavsiye ettiğim bir şey. Yani bu bir şeyse işte hani olgunlaşma dönemi ise olgunlaşma döneminde hem kamunun yoğun olması yoğun olarak bir şey yardımcı olması, hem farkındalığı artırması hem de kamunun veri sağlayıcıları açısından kitlesel olarak daha ucuz bir hani yöntemle bu işin içerisine giriyor olması avantaj. Ama gitmek istediğimiz yer açısından hani endüstri olarak bu işleri yapan ülkelerle bir şeyler yapmak istiyorsak yetkin insanları ülkemize çekmek ya da ülkemizde en azından tutabilmek istiyorsak gelecekteki yöntemin bu olmaması gerektiğini düşünüyorum. Dediğim gibi o endüstride veya o sektörde nedir problem, insanlar neden şikayet ediyorlar, ben bu şikayeti nasıl çözerim ve bu şikayeti çözerken veri stratejim de açık veri nasıl dikkate alırım, bu açık veri sağlayan birisi var mı, varsa onunla işbirliği yapabilir miyim, ben sağlayabilir miyim ya da hiç aklına gelmiş bir kamu kuruluşuna bunu sağlamasını isteyip bunu bir hak olarak talep edebilir miyim şeklinde bakıyor olmamız lazım. Şu anda farkındalık yaratmak açısından kamu her şeyi açık veri haline getirsin gibi bir bakış açısı mantıklı olabilir ama hem sürdürülebilirliği açısından dediğim gibi hem de ticari aklı bir an önce işin içine sokmamız gerektiği için çünkü her veriyi tutmak zorunda değiliz. Bunun bir de tutma maliyeti var unutmayın ürettiğiniz bir de tutuyorsunuz. Bu arada bakım yapma maliyetiniz var vesaire onu seçerek gidiyor olmamız ve o seçimi yaparken de ticari bir akılla bakıyor olmamız lazım. Ya da ürün aklıyla diyeyim, sadece ticari olarak düşünmeyin dijital ürün aklıyla bakıyor olmamız lazım.

S. Şıracı: Biraz da iştah kabartmak için de bir soru olarak sorabiliriz. Bizi dinleyip konuyla ilgisi olmayan kişiler, konuyla ilgisi olan kamu görevlileri ve girişimciler açısından bu konuya emek verip de başarıya ulaşmış olan ülkeler ne tür faydalar sağladılar? Yani bunu yaparsak iş nereye geliyor?

D. Özalp Sarı: Yani bu dediğim gibi tek başına bir politika değil. Bu ülkelere baktığımızda gerçekten iyi işler çıkaran ülkelere baktığımızda bu genel olarak bir politikanın parçası bence en önemli buradaki başarı şu; Şu an bütün dünyada genel bir yetkinlik ve yetenek avı söz konusu. Yani siz bu işi yapabilen, bu işi doğru düzgün bir şekilde sürdürülebilir bir halde ticareti işe çevirebilen insanlar böyle süper sayılarda değiller ve süper sayılarda da hiçbir zaman olmayacaklar bu arada. Okullardan gelen sadece böyle bir eğitimsel vesaire durum da değil bu, bu bir değişim toplumda olan bir değişim. Bunlar beş on yıllar alacak olan değişimler. Bu ülkeler bu yetenekleri çektiler. Bence en büyük buradaki kazanç bu. Çünkü siz bu katılımcı yapı gösterdiğiniz zaman bu açık hükümet, açık devlet, açık veri bunların hepsi birleşik aslında politikalar. Bunu gösterdiğiniz zaman bu yetenekler sizin bulunduğunuz yerde olmak, kalmak veya oraya gelmek istiyorlar. Yani hem dünyadan çekebiliyorsunuz hem de mevcuttaki yeteneklerinizi içeride tutabilirsiniz. Çünkü bir fırsat görüyor insanlar buradan değişik, ilginç, kamuya, yararlı insanlara yararlı, ticari olarak mantıklı bir şey yapabilme fırsatı olarak görüyor insanlar. Farklı akılları seçme ve çekebilme politikası açısından kesinlikle bu bir olumlu yön bunu söyleyebilirim size. Kanada mesela bunu çok iyi yapıyor.

Diğer bir fayda tabii ki şu anda atıyorum herhangi bir sektörde 300 tane yeni başlamış bir dijital ürün varsa ve bunu önümüzdeki 5 sene müşteri profili seçe seçe sadece 5 tane gerçekten çok ciddi Uber, Getir gibi bir ürüne gelecekse bu üç yüzden beşe düşecekse bu seçim ancak ve ancak doğru bir veri stratejisi ile olabilir. Çünkü her dijital ürünün arkasında bir veri stratejisi, veriyi toplamak, maliyet olduğuna göre sizin şöyle düşünüyor olmanız lazım. O maliyeti ben nasıl daha ucuz hale getiririm, nasıl bariyeri küçük şirketler ve aklı olan insanlar için düşürebilirim. Bunu ancak böyle yapabilirsiniz. Dolayısıyla daha çok insanın iş fikri ile içeri girmesini sağlamak için de yine açık veri aslında bakarsanız sizin için iyi, sektörümüz zenginleşiyor daha çok fikir hayata geçebiliyor ve o hayata geçenlerden zaten kaç tanesi beş sene sonra hayatta kalacaksa bunlara daha çok şans vermiş oluyorsunuz. Ama çok uzun soluklu, tek başına bir politika değil ama bütün politikanın içerisinde bu var ve bu burada mesela bu ikinci söylediğimi de İngiltere çok iyi yapıyor. Açık veride bu bariyeri aşağı çektiği için sürekli fikir üreten ve fikri ticarileştiren bir fabrikaya dönüştü İngiltere’deki bir kaç yer. Dolayısıyla da gelecek 10 yılda bunlardan kaç tanesi hayatta kalacaksa ama bin üretildiği için yüz kalabilir, elli üretirseniz ancak bir tane hayatta kalabilir. Makinayı, fabrikayı güzel kurduğu için İngiltere çok iyi bir iş yaptı mesela burada da.

S. Şıracı: Çok teşekkürler, benim sorularım buraya kadardı. Var mıdır eklemek istedikleriniz?

D. Özalp Sarı: Yok, çok teşekkür ederim.

S. Şıracı: Biz teşekkür ederiz. Geldiniz, katılım gösterdiniz eksik olmayın. Dünyadaki uygulamalarla ilgili eksik kalan tarafı da sizin söyledikleriniz ile doldurmuş olduk. Yayınımıza katıldığınız için teşekkür ediyorum Dizem Hanım.

D. Özalp Sarı: Çok teşekkürler.

S. Şıracı: Değerli dinleyenlerimiz açık kürsünün dijital arşivinde bugün Dizem Hanım konuğumuzdu ve kendisi ile dünyadaki açık veri uygulamalarının değerlendirmesini yaptık. Tekrar bir başka programda birlikte olmak dileğiyle.

Paylaşın