Açık Kürsü 7: Necdet Yücel İle Özgür Yazılım Dünyası

Açık bilim, açık erişim, açık devlet, açık veri, açık teknoloji gibi kavramları uzmanlarıyla konuşacağımız Sertel Şıracı ile Açık Kürsü program serimizin yedinci bölümünde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Necdet Yücel ile beraberiz.

Bu bölümde aşağıdaki başlıklar üzerine konuştuk;

  • Özgür Yazılım Felsefesi Nasıl Doğdu?
  • Neden İhtiyaç Oldu?
  • Özgür Yazılımın Tarihi Nasıl?
  • Özgür Yazılımda Öncü Kişiler ve Gruplar?
  • Açık Kaynak, Açık Kaynak Kod ve Özgür Yazılım Farkları Nedir?
  • Günümüzde Özgür Yazılım Ne Durumda?
  • Özgür Yazılım Ne Kazandırır? başlıklarını konuştuk.

Yeni bölümümüzü 29 Mart 20:00’dan itibaren Youtube’da izleyebilir veya podcast kanallarımızdan (SpotifyApple PodcastGoogle PodcastDeezerSoundCloud vb.) dinleyebilirsiniz. Bu bölümümüzün deşifresini de videomuzun altında bulabilirsiniz.

Yeni bölümlerde görüşmek üzere. Lütfen sosyal ağlarda AVTED’i takip etmeyi unutmayın ve geri bildirimlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin.

Sertel Şıracı: Herkese merhaba, Açık Veri ve Teknoloji Derneği’nin Açık Kürsü Programına hepiniz hoş geldiniz! Açık veri alanında dijital külliyat oluşturmaya çalıştığımız video serisine devam ediyoruz. Bu defa da sizlerle birlikte biraz özgür yazılım konuşacağız. Farklar nedir, yetenekleri nedir ve neden bu konu açık veri ile ilişkili biraz onlara değineceğiz. Tabi konu bu olunca da Necdet Yücel bizlerle birlikte olacak. Kendisi Çanakkale OnSekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi. Hocam, hoş geldiniz!

Necdet Yüksel: Merhaba, hoş bulduk!

S. Şıracı: Tekrar merhabalar, davetimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyoruz.

N. Yüksel: Ben davetiniz için çok teşekkür ederim.

S. Şıracı: Rica ederim hocam çok teşekkürler. Aslında esas başlığımız özgür yazılımın tarihçesi ve bunun devamındaki aktivizm hareketleri ve kazandırdıkları… İlk sorumuz bu özgür yazılım felsefesi nasıl doğdu olacak hocam?

N. Yüksel: Çok bilinen bir hikayesi var aslında. Stallman yazıcıyı kullanamamış ve sonra Özgür Yazılım Hareketi’ni başlatmış. Ama tabi bu Newton’un kafasına düşen elmanın hikayesi gibi bir hikaye. Azıcık geri alıp bahsetmek gerekirse aslında bilimsel gelişmeler, bilimsel çalışmalar bunların tamamı başkaları tarafından da tekrar edilebilecek, bütün adımlarıyla bir şekilde yayınlanıyor ve bu bilimin bütün alanları için böyle. Bilimsel çalışmalardaki model yazılım tarafında da böyle ilk başlarda. Bunun şuanda kullandığımız haliyle, yaygın olarak kullanılan haliyle sadece bir kısmının dağıtılması ilk başlarda hiç akıllara gelmeyen bir şeydi. Çünkü Pisagor’un dik üçgenin kenarları arasında bir bağlantı buldum, siz bana kenarları söylerseniz hipotezinizle ilgili bilgiyi size söyleyebilirim diye bir şey düşünemiyoruz. Ama aradaki o mekanizmayı bize anlatmadı ya da Pasteur’ün öyle bir aşı buldum ki şu işe yarıyor ama içinde ne olduğunu kimseyle paylaşamam dediği bir süreç. Zaten hiçbir insanlığın aklına bile gelmeyen bir süreç.

Yazılım tarafında da böyle, zaten bilgisayarlar biliyorsunuz çokça meşhur fotoğrafları var. Böyle bir oda kadar, bir katı kaplayan dev cihazlar çok az yerde bulunabiliyorlar ve bu yüzden donanım üreticileri bundan o kadar çok para kazanıyorlar ki bunun üzerine yazılımla ilgili ayrıca ücretlendirme yapmıyor. Yazılımların kaynak kodları da açık işletim sistemleri de ve bunları barındıran araştırma kurumları ihtiyaçlarına göre değişiklikler yapıyorlar ve sonra bunları da paylaşıyorlar. Diğer bütün bilgileri paylaştıkları bir şey. Özgür Yazılım Hareketi’nin başlaması için önce bir bunun kapanmış olması, tersine dönmüş olması gerekiyor. İşletim sistemi olarak kullanılan Unix’in kaynak kodlarının kapatılması ve dağıtımına artık izin verilmemesinin ardından birtakım hareketler oluyor aslında. İşte Berkeley Software Distribution’lar var, BSD’liler.. BSD’ler çok büyük bir kanal ve o tarafta hiç inkar edilemeyecek çok ciddi başarılar da var. Richard Stallman MIT’de yapay zeka konusunda çalışan mühendis, 1983’te bundan sonra sahipli yazılım kullanmamaya ve mevcut yazılımların da kullanılan sahipli yazılımların da muadili olabilecek, çoğunlukla da onları geçecek yazılımlar hazırlamak üzere oradaki işinden ayrılıyor ve Özgür Yazılım Vakfı’nı kuruyor.

Yazılımın özgür yazılım sayılabilmesi için 4 tane temel şartı var. Bunlar istediğiniz amaç için kullanma özgürlüğü ve bu çok temel bir özgürlük aslında. Normalde özgür yazılım olmayan yazılımlar da çokça kısıtlanmış. Bazen denebiliyor ki bu evde kullanıcısı kullanabilir ama ticari amaç için kullanılamaz deniliyor ya da bir makine de kullanabilirsiniz, remi şu kadar olan makinelere kadar kullanabilirsiniz gibi aynı lisanslama modelleri var. Hatta Amerika’nın ambargo koyduğu ülkelerde kullanamazsınız deniyor. Bu böyle çok şu anda baktığımızda yazılım haricinde herhangi bir şey için karşımıza çıksa kesinlikle kabul etmeyeceğimiz, insanlık dışı bulacağımız bir şeyken mesela İranlı kardeşlerimizin Suriyelilerin, Kübalıların, Kuzey Kore’nin, Amerika’nın ticari ambargo uyguladığı herhangi bir ülkede yaşayan birinin kullanamadığı bir yazılımı biz onlardan biri değilmişiz gibi kullanmayı kabul edebiliyoruz. Özel mülklü yazılım kullandığımız zaman, hepsinde değil ama çok büyük kısmı da Amerika kökenli olanlarda bu ticaret  yasaları gereği böyle bir kısıtlama var.
Bu kullanma ile ilgili olan özgür yazılımın kendisini anlama özgürlüğü, ona ne yaptığını anlayabilme özgürlüğü. Anlayabilmek için de elbette kaynak kodunun önümüzde olması lazım. Sadece binary haline bakıp ne yaptığını tam anlayamıyoruz. Tabii paylaşma ve dağıtma özgürlüğünün de olması gerekiyor. Öyle olunca sanki her şey bedavaymış gibi görünebilir. Yeri gelirse konuşuruz, öyle olmak zorunda değil. Yazılımın, lisansın bu yaptığımız değişikliklerinde dağıtılabilmesine imkan vermesi gerekiyor. Tabii zaten kimseye dağıtmadığınız sürece kimseye söylemediğiniz sürece evde her şeyi yapmakta serbestsiniz. Bu akşamları yattığınız yerden istediğinizi düşünme özgürlüğünün, düşünce özgürlüğü olarak tarif edilememesi gibi. Aslında bir dağıtma, başkasına dağıtma olmadan bir özgürlük anlamında da gelmiyor elbette.

Çok kısaca şurada şey de söylemek isterim. Özgür Yazılım Hareketi 1983’te çıktığında dünyada 1983’te ne durumdayız ondan çok hızlıca bahsedeyim sizlere. Türkiye’ye ilk internet 12 Nisan 1993da geliyor. Her yıl internet haftası olarak kutluyoruz. Yani Özgür Yazılım Hareketi derken Türkiye’ye internet gelmeden 10 yıl önce başlamış bir hareketten bahsediyoruz. Hatta şunu da çarpıcı bir tarih olarak söylemek isterim.. Işte bizim networkte çok sıklıkla bahsettiğimiz OSI katman modeli 7 katmanlı bir mimari ile anlatıyoruz ağ üzerindeki trafiği nasıl gönderilip alındığını. Bu 1984’te bir ISO standardı oluyor. Yani 1984’te 7498 nolu ISO standardı olarak yayınlanıyor. Henüz ortada OSI katman modeli bir standart olarak bile yayınlanmadan bir yıl önce Özgür Yazılım Hareketi başlıyor.

S. Şıracı: Evet, peki tarihte önemli isimler de var, eylemler de var. Bu noktada yapılmış olan aksiyonlar da var. Biraz onlardan da konuşalım hocam. Bu iş buraya gelene kadar dikkat çekmek için neler yapıldı?

N. Yüksel: 83’te hareketi başlatan Stallman, elbette kendisi çok önemli bir insan. İnsanlık tarihini değiştirmiş bilim insanlarından, aktivistlerden birisi. Bu dönem bütün işletim sistemini özgür yazılımlardan oluşturmayı hedefleyerek başladıklarında çalışmaya ortada işletim sisteminin tabii en temelindeki çekirdek parçası yok, parçasını bulundurmuyor. Onun içinde çekirdeği var ve onun üzerinde çalışılmaya başlanıyor ama hala bugün bile aradan geçen bu kadar 40 yıla yakın zamanda bile yeterli performansta bir çekirdek değil.

1991’e gelindiğinde Linus Torvalds, Finlandiya’da bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi GNU projesinin eksik parçasını tamamlamak için değil ama kendi okulu ile ilgili kendi çalışmalarıyla ilgili bir işletim sistemi çekirdeğini yayınlıyor. Bunu da merak edenler açıp okuyabilirler. İnternette de çokça videosu da vardır. Torvalds’ın kendisi bile o zaman ne kadar büyük bir işi başlattığının farkında değil, hiç kimsenin farkında olamayacağı gibi. 91’de Torvalds’ın çekirdeği yazması ve büyük bir öngörüyle onu bir Özgür Yazılım lisansıyla lisanslamasıyla Gpr ve ikili lisanslamasıyla birlikte onun da tahminin çok ötesinde ivme kazanıyor. Öbür tarafta gelişen GNU projesi de bu Linux çekirdeğini alıp bir kurum Linux dağıtımı olarak paketlenip bir işletim sistemleri olarak duyuruluyor. Buraya kadar olan kısımda henüz 91’e gelebildik.

98’e geldiğimizde de Özgür Yazılım Hareketi’nin içerisinden bir grup burada tarif edilenleri özgür yazımın az önce tarif ettiğim 4 özgürlüğünü yeterince açıklayıcı bulmayıp 98’de açık kaynak hareketini Open Source İnitiative’yi kuruyor. Bu 83’ten oldukça zaman sonra artık etrafta çokça Linux dağıtımı var. Özgür yazılımda yaygın bir şey ki en azından sunucu tarafında yaygın bir şekilde kullanılıyor. Özgür yazılımı bir sosyal hareket olarak görürsek çünkü sadece bir yazılım geliştirme hareketi değil özgür yazılım. Kendisi onun gittiği yoldan işte Creative comments lisansıyla lisanslanmış içerikler geliyor. Wikipedia’ya yine o Özgür Yazılım Hareketin’in devamında oluşan ürünlerden bir tanesi. Açık kaynağı ise bir yazılım geliştirme metodolojisi olarak görebiliriz. Doğru olanı böyle olur ama biri diğerini reddedip işte yanlışlayıp onun yerine geçen bir şey değil. Açık Kaynak Hareketi’ndeki her şey demiyorum. Özgür yazılım yanlış yapıyor, biz özgür yazılım değil açık kaynak diye bambaşka bir şey oluşturalım demiyorlar. Birazdan tekrar ondan bahsedeceğiz. Türkiye’de hepimizin böyle çok sevdiği, özlediği hocamız Mustafa Akdemir de buradan sevgiyle, saygıyla anmış olalım. Mustafa Hocam da Türkiye’de elbette tek başına değildi bu özgür yazılım hareketinin başlatılması, duyurulması konusunda ama bu konuyla ilgili uğraşan herkese dokunmuştur. Böyle çok sevdiğimiz bir hocamızdı.

S. Şıracı: Kesinlikle, kesinlikle emekleri çok büyük gerçekten. Peki bu noktada biraz günümüzden bahsedelim. Günümüzde Özgür yazılımın durumu nedir? Özgür yazılım dünyasındaki rakamlar, analizler nedir? Geçmişten bugüne 2021’de ne durumdayız bu konuda?

N. Yüksel: Ben en iyi olduğumuz taraftan başlayayım. Yakında NASA’nın Mars’a gönderdiği araç üzerinde sadece şey var. Konu Linux çekirdegi madem Mars’ta özgür yazılımlarla işletiliyor. Özgür yazılımlar ile çalışan bir gezegen oldu diyebiliriz. Biraz daha az iyi olan taraflarına gelirsek sunucu tarafında aslında böyle az iyilik durumu yok. Çok fazla sayıda sonucu da elbette bir oran söylemek çok kolay değil ama sunacağı çok büyük kısmında Linux’lar ve BSD’ler koşuyor. Bu en hızlı 500 süper bilgisayarın listelendiği bir liste var. Orada eskiden böyle tek tip Windows’lu sunucular da görülüyordu. Yani şimdi ben çok yakında bakmadım ama beş yüzün beş yüzü de ya Linux ya da BSD tabanlı sunuculardı. Herkesin elindeki android telefonlar çekirdek olarak yine Linux çekirdeğinin kullanıyorlar. Yani işte bir tarafta piyasada artık iki tane oyuncu kaldı. Biliyoruz birisi İOS , Apple’ın cihazları tipik bir de Android’li cihazlar var. Android’lerin hepsi Linux çekirdeği kullanıyorlar. Bu herkesin evinde bulunan modemler adsl modemler eğer içerisinden böyle küçük bir kağıt da genel kamu lisansı ile ilgili bilgi çıkıyorsa bir Linux çekirdeği kullanıyor. Eğer o da çıkmıyorsa o zaman dst çekirdeği kullanıyor diyebiliriz. Her evde bir aslında özgür işletim sistemi var. Ben hiçbir şey görmedim Windows adsl modem kullanan bir ev. Yani aslında hepimizin evine kadar girmiş durumda. Ülkede birkaç tane de böyle şey Özgür Yazılım Hareketi’ni savunan, bunu yaygınlaştırılması için çalışan dernek var. Linux Kullanıcıları Derneği, Özgür Yazılım Kullanıcıları Derneği gibi dernekler, iki tane dernek var. Mustafa Hocanın da içindeeski genel başkanımız oldu. Internet Teknolojileri Derneği olarak bizde yine özgür yazılımın mümkün olduğunca yaygınlaştırılması, duyurulmasıyla ilgili çalışıyoruz.

S. Şıracı: Evet, bu noktadan sonra biraz önce değindik ama şu konuya gelelim. Hem derneğimizde de ilişkili olması sebebiyle. Açık kaynak var, açık kaynak kodu var bir de özgür yazılım var aslında az önce verdiğimiz örnekler burada iç içeydi. Burada biraz daha farklarından bahsedebilir miyiz? Biraz da anlaşılması adına.

N. Yüksel: Evet bu çok güzel bir soru ve ne kadar çok anlatılsa bence abartılmış olmaz. O kadar önemli bir konu. Az önce söylediğim gibi Özgür Yazılım Hareketi 1983’te böyle her şey bir gaz ve toz bulutu iken başlıyor aslında. Yani Türkiye’de internet bile yok ama Türkiye’de o zaman Açık Sistem Kullanıcıları Derneği adı altında toplanmış insanlar var. Orada da yine çok kıymetli hocalar var; Alp Bingöl Hoca, Ufuk Hoca, Akdil hoca falan zamanında çalışmışlar yani ortada henüz linux çekirdeği yokken bile açık sistem kullanıcıları var. Bunlar diğer adı geliştirme yapan yazılım geliştiricileri hangi yöntemleri kullanıp yazılım geliştirici kullanıcıları nasıl haklar vereceğini belirliyor. Açık Kaynak Hareketi 1998’de başladığında artık internet dünyanın dört bir yanını sarmış ve geliştiriciler birbirini hiç görmeden geliştirebilir insanlar olmuşlar. 83’te bu nispeten kapalı grupların bir arada çalıştığı bir yazılım geliştirme şekliydi. Açık Kaynak dediğimizde, yani o 98’de yayınlanan Açık Kaynak Manifestosu’nda da 10 tane şartlar var. Özgür Yazılım Hareketi’nde 4 tane şart olduğu gibi. Açık Kaynak bu dört şartın neredeyse tamamını 10 şartla tanımlıyor. Ama mesela bu 10 şartı 4’ü lisansın nasıl dağıtılacağı ile ilgili şeyler. Yani eskiden böyle şeylere ihtiyaç yoktu çünkü bu kanallar yoktu ortada ama Özgür Yazılım Hareketi’nin gidişatlarla açık kaynağı getirdiği 10 şartı birebir örtüştürmek mümkün. Aslında biz bir şeye açık kaynak dediğimizde, özgür yazılım dediğimizde onu bize biraz daha anlaşılır hale getirmeye çalışıyoruz. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi aslında yazılımla ilgili ne yapabileceğini söyleyen şey onun açık kaynaklı özgür yazılım olduğu falan değildir, onun lisansıdır. Bu lisans size der ki bunu altında şunları yapabilirsin ya da bunları yapman yasaktır. Bütün özgür yazılım lisansları Özgür Yazılım Vakfı kendisini tanıdığı, onayladığı lisansların liste diyor. Bunların tamamı açık kaynak lisansıdır aynı zamanda çünkü açık kaynak içinde listelenen lisanslar var. Bütün özgür yazılımlar aynı zamanda açık kaynaktır. Özgür yazılım lisanslarının tamamı aynı zamanda açık kaynak lisansıdır.

Açık kaynak lisanslarının tamamı peki özgür yazılım lisansı mıdır? Neredeyse tamamı özgür yazılım lisansıdır. Yani Nasa Open Source agreement diye bir lisans var, RP’nin bir buçuk sürümü var ve watcom lisansı gibi benim bildiğim üç tane lisans var. Bu 3 lisansına lisanslanmış hiçbir yazılımı ben görmedim. Gören bir arkadaşım da olmadı. Bunda hiç yoktur demiyorum elbette ama yani şey bütün özgür yazılımlar nasıl açık kaynak lisansına sahip ise açık kaynak lisansına sahip olanların hepsi aynı zamanda bir özgür yazılımdır. Ama açık kaynak kodlu ifadesi bu ikisinden de bambaşka bir şeydir. Open Source ise açık kaynak ise lisansına bakmak gerekir. Burada bu açık kaynak lisansındaki 10 tane farklı şey tanımlanmış dedim ama bunların tamamı özgür yazılımın bu dört şartını da dönüştürülebiliyor. Yani bir yasanın sadece kaynak kodunu açıp şey diyemezsiniz, bu bir özgür yazılım ama bu bir açık kaynak yazılım da diyemezsiniz ama açık kaynak kodlu yazılım olabilir. Yani bir yazılımı kaynak kodları açık koyarsınız diye dersiniz ki bakın bunu şimdi derleyin ama dağıtamazsınız diyebilirsiniz. Kaynak kodlar böyle illa benim sitemden indirilecek de diyebilirsiniz. Başkasında dağıtmasına da izin vermeyebilirsiniz. O zaman bu bir özgür yazılım olmaktan çıkar, bir açık kaynak olmaktan da çıkar ama ama açık kaynak kodlu yazılım olur. Yani bir yazılımın kaynak kodunu görebilmek aslında çok tali derecede önemi olan bir şeydir. Çünkü yazın küçük yatırımlara bakıp ondan o kaynak kodunu okuyarak bir şey anlamak mümkün olsa da mesela daha büyük yazılımlarda libra ofisin kaynak koduna bakın yorum satırlarını çıkardığımız zaman 7- 8 milyon satırlık bir proje elemişim. Bunun sizi derlememize dağıtmanıza ne yaptığını anlamanıza izin vermeden istediğim gibi kullanabilir. Kaynak koda burada dese bundan hiç kimse bir şey anlamaz.

O yüzden böyle yazılımın özgür yazılım olmasına açık kaynak yazılım olmasına falan bakmadan onun lisansına bakmamız gerekir. Bizi bağlayan şey aslında lisanstır. Lisans metinleri genellikle okuması çok sıkıcı şeylerdir. Böyle bir program kurmaya çalıştığımızda 2 puntoyla yazılmış ve devam devam- kabul ediyorum falan dediğimiz metinlerdir. Önemli bir kısmını hukukçu olmayanlar da okuyup anlayamazlar. Bu yüzden işte iki tane büyük otorite var; Özgür Yazılım Vakfı ve Açık Kaynak Hareketi. Bunlar bizim yerimize, kullanıcılar yerine lisanslar okuyup diyorlar ki gpl lisansının 3 0 sürümü bir özgür yazılımdır deyip bize bu etiketi yapıştırıyor. Sonra da biz o sayfalarca akan metni okuyamadığınız için bakıyorum diyorum ki bu bir özgür yazılımdır. O zaman bununla yapabileceklerim belli. Kaynak kodunu istersem erişebilirim. Yani yazının kendisini aldıysam kaynak kodunu da alabilirim. Üstünde ne olduğunu anlayabilirim ve başkalarıyla paylaşabilirim.

Ama işte yazılımın sadece kaynak kodunu görüyorsam ve lisansı bir özgür yazılım lisansı değilse ya da açık kaynak lisansı değilse bunlar ikisi birbirine neredeyse yüzde yüz uyuşan şeyler. Böyle şey denebilir hep işte Watcom lisansı var evet var ama bir tane Watcom lisanslı ürün var mı piyasada. Açık kaynak ifadesini bizim kullanmamız bu açık kaynak mı açık kaynak kod mu bunu karışmasına neden oluyor. Aslında bu yüzden biz yazılımlara böyle açık kaynak demek yerine özgür yazılım desek çok rahatlayacağız.

Burada İngilizce konuşanları da başka bir sorunu var. Onlar da Free Software dediklerinde bedava mı özgür mü diye bir karışıklık var. Stallman Türkiye’ye gelip konuştuğunda sizin güzel bir kelimeniz var özgür bunu kullanmak ne güzel iyiki böyle bir şey var karışıyor kafalar demişti. Ama bizim tarafta da işte bu Source kısmını biz açık kaynak açık kaynak kodlu yazılım falan diye yaptığımız için yani söylediğiniz için o kafaların karışmasına neden oluyor. Ya ben bu kafa karışıklığına neden olmamak için açık kaynak dememek daha iyi ama teknik olarak açık kaynak yazılım demek neredeyse her zaman doğru dürüst bir yazı demekle aynı şeydir.

S. Şıracı: Çok güzel özetlediniz hocam. Çok teşekkürler, o karmaşa da netleşmiş oldu gerçekten de. Aslında süremizi doldurduk fakat ben size son bir soru sormak isterim çünkü getirdiğiniz yer itibariyle de bunun ekonomik sonuçlarını konuşmak lazım. Yani özgür yazılım ne kazandırıyor? Yani Tabi ki bunun lisans üretenlerin de bir motivasyonu var. Bunu bu şekilde yönetenlerin de bir motivasyonu var ama biz de özgür yazılım tarafından konuya baktığımız için bunu kazandırdığı ne olacaktır, bunu da sizden alalım. Çünkü aslında üzerinde durduk ama altını çizmek lazım sanki.

N. Yüksel: Evet burada şunu söylemek isterim… Ben yıllarca ihale komisyonlarında bulundum. Orada eskiden yazılım almakla donanım almakla ilgili ihalelerde. Orada eskiden şey olur yani firmalar bir yazılım için ilk başta ücret önerirler size. Ben 100 veriyorsam biri 90-a verirdi. Birde bunun yıllık bakım ücretleri olurdu. Bunların toplamı üzerinden bir ihaleye çıkılır. Şimdi benim gördüğüm çok kendileri yazılımın kaynak kodunu vermiyor bile olsalar özel mülk yazılım bile satıyor olsalar çok fazla yer yazılımın kendisinden para kazanmayı bırakmıştır. Size gelip diyor ki ben sıfır maliyetle vereceğim sana o zaman size bu şirket zaten burada kazanıyor hayatını. Nasıl olacak? Yıllık bakım maliyeti var. Bu yıllık bakım maliyeti olmayan yani her yıl bakım yapılması gerekmeyen bir yazılımda yok. Yani bizim üniversitenin belli kurumları belli birimler için alıyorduk yazılım biz de dünyanın geri kalan da ne durumdadır elbette bilmiyorum ama biz de yönetmelikler, kanunlar sürekli bir şeyleri güncelliyor. Paradan altı sıfır atıyorsunuz, muhasebe ile ilgili o bir şey yapmanız lazım. Yani 1 milyon liraya almışsınız önceden şimdi bir de ikincisi alıyorsunuz 1 lira toplam 2 lira etmesi lazım ama sizin sistem 1 milyon 1 lira diye yazıyor. Yani onu bakım maliyetinin mutlaka değerlendirmeniz lazım.

Yani çok hızlıca özetleyecek olsam yazılımları kendisinin satmaktan değil, onların güncellemesinden bakımından, hayatta tutulmasından, sizin için özelleştirilmesinden para kazanıyor. Böyle olunca yazılım özgür yazılmış, siz onu bedava veriyormuşsunuz.. Işte ya da Amerika’dan aldığımız Türkiye’ye sadece lisans bedeli ile satıyorsunuz. Bu ikisi ticari olarak da başa baş geliyorlar. Yarıştan hangisi bundan sonrasını daha iyi yapacaksa kim daha iyi özen, daha ekonomik özelleştiriyorsa o kazanıyor. O bir adım öne geçiyor. O yüzden bir yazılımı özgür yazılım yaptığınızda onu bedavaya vereceksiniz ve nasıl para kazanacaksınız sorusu anlamını kaybetmiş oluyor. Çünkü yazılımı özgür yazılım yapmayan da bedavaya veriyor zaten.. Elbette ülke için tabi çok büyük bir avantaj özgür yazılım çünkü ülkenin içerisinde bizim genç insanlarımızın sadece mühendisler çalışmıyor elbette bir bilişim alanında ama çalışan genç girişimcilerin kendini geliştirebilmesi için okuyabilecekleri kodlar gerekiyor. Şimdi başkalarının kodu onlarla birlikte çalışabilmek, sürüm takip sistemlerine hata takip sistemlerinde kod gözden geçirme sistemlerini öğrenebilecekleri dünyanın dört bir tarafından insanla birlikte çalışabilecekleri bir büyük pratiği onlara kazandırmış. Biz yazılım için dışarı para aktarmamış oluyoruz.

Yani biz parayı nereden elde ediyoruz? Bu ülke olarak biz petrol zengini doğal kaynaklar konusunda zengin bir ülke değiliz. Adana’da işte pamuk tarlalarında çalışıyoruz. Bir değer üretiyoruz ya da işte bu madene girenleri görmüştük böyle bidonlarla aşağı yerin yüzlerce metre altına girip oradan kömür çıkarıyor. Biz Türkiye olarak değeri böyle üretiyoruz. Bu ürettiğimiz değerleri sadece lisans bedeli olarak bir tıkla yurt dışına göndermek yerine Türkiye’nin içerisinde kullanabiliriz. Bunlar yine bedavaya kullanalım demiyorum ama yani Türkiye’nin içerisindeki bir firmaya bunun çok küçük bir miktarını verdiğinizde o yine sizin benim çocuklarımızı istihdam edecek. Bu para bu ülkenin içerisinde dönüyor olacak. Yazılım üzerine bir değişiklik yapmak istediğimizde yine kendi kendimiz bu değişikliği yapabiliriz. Dışarıya mahkum kalmamış oluruz. Kusura bakmayın lafı çok uzattım.

S. Şıracı: Yok gayet yani son cümleler de kıymetliydi. Çünkü her zaman buraya teşvik ve destek yapılır. Hatta yine temelinde yatan konu da gerçekten de bu başarısız sanayi denilen yazılımdan da bir elde ettiğimiz gelirin Türkiye’de kalması. O yüzden bu tecrübenizi aktarmış oldunuz, gerçekten mutlu olduk hocam. Evet programın sonuna gelmiş olduk aslında aştık da ama dediğiniz gibi konu çok teknik, önemli bir konu. Ekonomisi olan bir konu daha doğrusu ve hem iki taraftan felsefesi var, ekonomisi var. Bugün de sizin sayenizde bu işin tarihini konuştuk hem de ekonomik karşılığı konuşmuş olduk. Çok teşekkürler hocam değerli katkılarınız için.

N. Yücel: Ben teşekkür ederim bu fırsatı verdiğiniz için. İyi günler diliyorum.

S. Şıracı: Rica ederiz. Evet değerli izleyenlerimiz bir programımızın daha sonuna geldik. Sizlerle birlikte Açık Veri ve Teknoloji Derneği’nin oluşturmaya çalıştığı dijital arşive bir video daha eklemiş olduk. Bugün konuğumuz Çanakkale OnSekiz Mart Üniversitesi’nden Necdet Yücel, bizlerle birlikteydi. Bir diğer programda tekrar sizlerle birlikte olmak üzere diyoruz. İyi günler!

Paylaşın