“Mümkün olduğu kadar açık, gerektiği kadar kapalı” mottosuyla açık bilim, açık erişim, açık devlet, açık veri, açık teknoloji gibi kavramları uzmanlarıyla konuşacağımız Sertel Şıracı ile [Açık Kürsü] program serimizin 22. bölümünde WE.Q. Consulting Kurucu ve Yönetici Ortağı Doç. Dr. Dicle Yurdakul ile
- Sürdürülebilirlik Nedir?
- Sürdürülebilirliği Mümkün Kılan En Önemli Faktörler Nelerdir?
- Veri, Sürdürülebilir Gelişimi Nasıl Destekler?
- Açık Veri Sürdürülebilirlikte Nasıl Bir Rol Oynayabilir?
- Hangi Alanlardaki Veriler Sürdürülebilirlik Hedeflerine Ulaşmamızı Sağlar?
- Açık Veri Destekli Başarılı Sürdürülebilirlik Projeleri Nelerdir?
- Türkiye, Açık Veriden Sürdürülebilirlik Alanında Nasıl Faydalanabilir?
Başlıklarını gündeme taşıyoruz.
Yeni bölümlerimizi kaçırmamak için Youtube abonemiz olabilir, podcast kanallarımızdan (Spotify, Apple Podcast, Google Podcast, Deezer, SoundCloud vb.) takip edebilirsiniz. Programımız yayınlandıktan sonra konuşmaların deşifresini aşağıda bulabilirsiniz.
Sertel Şıracı: Herkese merhaba, Açık Veri ve Teknoloji Derneği Açık Kürsü programın hoş geldiniz! Bildiğiniz gibi programımız da elimizden geldikçe açık verinin dijital külliyatını oluşturmaya çalışıyoruz, teknoloji ile ilişkisini konuşuyoruz. Son bölümlerimizde mümkün olduğunca uygulamaları konuştuk. Tabii konu biraz teknoloji olunca, veri olunca ve son günlerin de popüler başlıklarından olması gereken bir konu ama artık demek ki “yumurta kapıya dayandı” derler ya öyle günlerden de geçiyoruz. Sürdürebilirliği çok konuştuk ve hal böyle olunca sürdürülebilirlik ile veriyi bir araya nasıl getirebiliriz diye düşündüğümüzde Sayın Doçent Doktor Dicle Yurdakul ile karşılaştık. Gerçekten de veri ile sürdürülebilirliği bir araya getirebilen nadir konuşmacılarımızdan olacağını düşünüyoruz. Hoş geldiniz, hocam.
Dicle Yurdakul: Hoş bulduk çok teşekkür ederim Sertel Bey.
S. Şıracı: Rica ederiz, ben her zaman olduğu gibi çok vakit kaybetmeden ilk soruyla başlayacağım ve sürdürülebilirlik nedir diye size sormak istiyorum.
Çok uzun yıllar ekonomik sürdürülebilirlik odaklı gitmişiz biz. Zaten şu anda dünya ile ilgili yaşadığınız bütün problemleri sebebi de bu saf ekonomik sürdürülebilirlik odağı. Yani bir kurumu ya da bir ülkenin nasıl ekonomik olarak daha fazla kalkınabileceği. Elbette bu insanların refahını da artıran bir unsur fakat tek boyutlu ilerlediği için bir ayağı eksik kalmış. Dolayısıyla biz artık bu tek boyutluluktan çıkıp ekonomik kalkınmayı, insani kalkınmayla da birleştirebilecek sürdürülebilirlik başlıkları altında çalışmaya başladık. Uzun yıllardır bunlar da ekonomik finansal sürdürülebilirliğin yanında çevresel, sosyal ve yönetişimsel sürdürülebilirlik başlıkları temel olarak. Çevresel tabii anlayabileceğimiz gibi ve çok uzun zamandır soluğunu nefesini arkamızda hissettiğimiz iklim değişikliği ile alakalı problemler, çevre felaketleri başta olmak üzere şirketlerin, kurumların, kişilerin, toplumların negatif etkilerini nasıl elimine edip pozitife çekebileceğiniz, sosyal sürdürülebilirlik nispeten daha az konuşulan sosyal sürdürülebilirlik başlığı altında da toplumların nasıl çatışmasız uyum içinde, üstünde sosyal ayrışma bölünmeye maruz kalmadan hiç kimseyi dışarıda bırakmadan kimseyi marjinalize etmeden bir arada yaşayabileceği yönünde çalışmalar yapmak anlamına geliyor. Dolayısıyla artık günümüzde bu çevresel, sosyal, şeffaflık ve veri paylaşımını ön plana koyan bir yönetişimsel sürdürülebilirlik başlıkları bir arada ekonomik halkının olmazsa olmaz olarak değerlendirmek zorunda olan başlıklar.
S. Şıracı: Kısa tanım için teşekkürler ama biraz daha derinleştirmekte belki fayda olabilir. O da sürdürülebilirliği mümkün kılan en önemli faktörler neler sizce?
D. Yurdakul: Aslına bakarsanız zihniyet dönüşümü en önemli faktör çünkü biraz da insan doğasından dem vurmak lazım. İnsan kısa vade odaklı bir varlık günü kurtarmaya çalışıyor. Zira evrimsel olarak günü kurtarıp ayakta kalmaya odaklanmış hayatı boyunca, yüzyıllar boyunca. Dolayısıyla aslında biz çok uzun vadeli düşünmeyen, bugünkü çıkarlarımızı uzun vadeli çıkarlarımızın önüne koyan bir türüz. Fakat bu bakış açısıyla bu düşünme biçimiyle çok fazla mesafe kat edemeyeceğimiz de aşikar. Dolayısıyla artık böyle bir kar zarar anlamında çok bütünsel bakmaya geçmek kısa vade odaklılığı bir kenara bırakıp uzun vade odaklı düşünmeye başlamak, aynı zamanda da genellikle çok fazla çaba göstermemiz gereken bir konu olan bütünsel düşünmeye geçmemiz gerekiyor. Bütünselden kastım, birden fazla faktörü sistemi ve bunların birbiriyle nasıl etkileştiğini düşünebilecek şekilde kendimizi bilinçlendirmek, iki bu sistemler arası bağlantı kurma yönünde beynimizi zorlamak. Aslına bakarsanız benim mantalite değişiminden kastım bu. Tabii özellikle burada şirketler ve hükümetler nezdinde daha çatı kuruluşlar nezdinde kısa vade odaklılığı bırakmak kolay bir iş mevzu değil. Zira kar zarar dengesinde bugün hayatta sizi ne tutar her zaman öncelikli olagelmiştir bir 10 yıl sonra başımıza neler geleceğinden fakat orada da artık zorlayıcı benim katalizör olarak tabir ettiğim birtakım mekanizmalar devreye girdi. Dolayısıyla ben istemesem de beni zaten kısa vadelikten çıkartıyor, tümsel odağa getiriyor bu faktörler. Nedir bunlar? En basitinden Covid, sosyal kutuplaşma. Bütün bunların şirketlere hükümetlere olan etkisi aynı şekilde bilinçlenen bir vatandaş ve bilinçlenen bir tüketici kitlesi, bu insanların sosyal medya vasıtasıyla web 2.0 vasıtasıyla çok daha kolay bir araya gelip örgütlenebilir hale gelmiş olmaları ve dolayısıyla hem şirketlere yanlış negatif bulunan şirketlere hem de hükümetlere tepkilerini pes perdeden dile getirebilecekleri bir ortam ortaya çıkmış olması. Bunlar tabii şirketlere, hükümetlere son derece fazla sıkıştıran, kendileri aksi yönde gitmek istese de sürdürülebilirlikle alakalı konulara kendilerine çeken güzel gelişmeler aslında.
S. Şıracı: Evet çok teşekkürler. Yani aslında bu bütünleşik bakma meselesi gerçekten kıymetli. Tabii konuyu bütünden bakma deyince de biraz da teknoloji ve kendimize çekelim veriye çekelim. Ve tabii burada birtakım temel bilgilere ihtiyacımız var. Verinin sürdürülebilir gelişimini nasıl destekliyor, nasıl etkiliyor?
Hangi ediminizi sosyal, çevresel ve kişisel alanda duyurmak istiyorsanız mutlaka veri bazlı bunun ölçümü yapmanız ve iletişimini kurmanız gerekiyor. Aksi takdirde çok soyut, iyi niyet beyanı olarak kalan bir kavramdan bahsediyoruz. Bu çok yeni oturmaya başlamış bir süreç. Aslına bakarsanız yani şirketler de aynı şekilde sürdürülebilirlik verilerini, çevresel sosyal sürdürülebilirlik verilerini insanların hayatına nasıl katkıda bulunduklarını ya da çevreye nasıl zarar vermediklerini, bilakis katkıda bulunduklarını ölçerek ve bu ölçümleri raporlayarak duyurmak ilan etmek durumundalar. Artık bu bazı kapsamlarda değil, her ülkede ya da her piyasada değil ama bir zorunluluk haline de gelmeye başladı. Örneğin birtakım o donör kuruluşlardan kalkınma kuruluşlarından ya da fon sağlayıcılardan fon olabilmeniz için mutlaka sosyal ve çevresel etkinizi gösteren bazı metriklere sahip olmanız, bunun ölçümünü yapmış olmanız, verilerini açık bir şekilde paylaşabiliyor olmanız ve aynı zamanda raporlamasını yapıyor olmamız bekleniyor. Aksi durumda bu kaynaklara erişmeniz söz konusu olmayabiliyor. Haliyle artık biraz daha zorlayıcı. İşin benim şirketlerden daha havuç tabir ettiği noktasına da gelmiş olur. Yani bir şirket bu işe neden girsin ya da bir hükümet bu verileri neden açıklasın gibi soruların arka planında aslında bu havuçlar yatıyor. Ona erişmek için vatandaşın gözünde belli bir imaja sahip olabilmek. Evet, bu şirket bu kurum iyi bir kurumudur, nenim bunun ürünlerini gönül rahatlığıyla kullanabileceğiniz garantisini bana vermektedir, çevreye zarar vermemektedir, toplumsal olarak katkı sunmaktadır gibi bir imaj ve düşünceye sahip olabilmesi içinde mutlaka biri bazı ölçüler raporlamalara ihtiyacımız var.
S. Şıracı: Evet hemen devamında açık veriyi soralım o halde. Açık veri burada nasıl bir rol oynuyor?
D. Yurdakul: Açık veri aslında sürdürülebilir kalkınma amaçlarına doğrudan katkıda bulunan, çok çok önemli bir alan. Öncelikle şeffaflık, hesap verebilirlik anlamında zaten büyük bir zihniyetle düşümüne neden oldu açık veri. Her şeyden önce bunu belirtmek lazım. Yine vatandaş katılımının artırılması, bu konularda bilinçlenme yaratması anlamında da açık verinin hayatında çok ciddi bir etkisi olduğunu görüyoruz. Yani birkaç örnek vermek gerekirse çok geniş kapsamlı olarak çok uzun yıllardır sağlıkta açık bilgi kullanageldik. Özellikle Covid zamanda da zaten açık verinin önemi giderek arttığına gördük. Zira bu verinin paylaşılması elbette birtakım algoritmaları çalıştırabilmeniz, bazı tahmin yine modelleri uygulayabilmemiz için mutlaka şart. Fakat aynı zamanda yani bu bir yandan açık verinin paylaşımı ile alakalı soru işaretleri yarattı. Gizlilik, güvenlik, mahremiyet gibi soru işaretleri yaratırken diğer tarafta sürdürülebilirliğin bazı başlıkların artık bu veri açık veri olmaksızın mümkün olmadığını görmeye başladık. Daha ziyade biz açık veriyi akıllı şehirler, şehirleşme, büyük şehirlerin yönetimi ve benzeri konularda çok duyduk ama aslında bakarsanız bütün sürdürülebilirlik başlıklarının altında çok çok önemli rolleri var. Yani bunu tarımdan, sağlıktan, enerjiden, kamu hizmetlerinin veriminin artırılmasında ve benzeri birçok koldan dem vurabiliriz.
S. Şıracı: Aslında yine bahsettiniz ama derinleşmek adına bu da hangi alanlarda açık veri kullanırsak sürdürebilirliğin hedeflerine daha rahat bir şekilde ulaşabiliriz? Böyle somut örneklerimiz de olabilir tabii ki.
Enerjide çok kullanıldığını görüyoruz. Tabii ki iklim değişiklikler de artık çok iç içe bir başlık olduğu için burada çok önemli uygulamalar var. Onlardan bahsetmeden geçmek istemiyorum. Özellikle sürdürülebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjinin küçük kısmın tahmin edebilmek ve bu tahmin etme modelleri vasıtasıyla ne zaman şebeke ne kadar enerji sunabileceğiniz ne kadar enerji üretebileceğiniz bu kaynakların en iyi şekilde optimize edilmesiyle alakalı açık bilgi sistemlerinin kullanıldığını görüyoruz. Hindistan’da bu konuyla bir çok önemli bir çalışma var. Rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklarından gelen enerjinin ne şekilde optimize edilebileceği ve şebekesi olabileceği ilgili açık bir paylaşım platformu oluşturmuş ve halen de uygulamaya devam ediyorlar. Belki son başlık olarak da iklim değişikliğine değinelim, çok önemli bir konu elbette. Bazı hükümetler arası platformların da kurulduğunu görüyoruz. Burada işte Amerika’nın öncelik ettiği bir iklim veri inisiyatifi kurumu var. Bu kurum, farklı kaynaklardan pek çok farklı ülkeden farklı kaynaklardan gelen federal kurumlardan gelen verileri analiz ederek potansiyel sel veya iklim değişikliğinin getirdiği yangınlar, seller ve benzeri ekstrem iklim olaylarını önceden tahmin etme yönelik ve bu doğrultuda önlem almaya yönelik bir sistem oluşturmuş durumdalar. Bu da tabii çoklu bir yapı olduğu için ayrı bir önem arz ediyor. Çünkü pek çok farklı ülke veri paylaşıyor bu platformda dolayısıyla orada da bir ortaklığa gidilmesinin önündeki engellerin kaldırılması açısından bence önemli bir örnek. Epey uzunca konuştum.
S. Şıracı: Hepsi birbirinden önemli. Her bir kalemde nasıl olabileceği ile ilgili gerçekten somut örnekler bizim için çok önemli. Böylelikle de bizi dinleyenler gerek yetkililer gerekse işte normalde bu konuya meraklı kişiler için somutlaştırma yapmak çok önemli. Çünkü açık veri dediğimizde genellikle konu anlaşılmayabiliyor. Aslında tabii bahsedilen başarı örneği ama yine de aklınıza gelen biraz da perçinlemek adına bu altını çizme konusunu varsa onlar da olabilir sizden.
D. Yurdakul: Tabii yani bizim şuanda yaşadığımız, içinden geçtiğimiz süreç dolayısıyla da pandemi süreci önemli bir örnek. Dünyanın pek çok ülkesinde biz kendi ülkemizde genellikle sağlık sistemimizin oldukça iyi olmasından doktorlarımız, sağlık çalışanları sağ olsunlar çok iyi bir sistemimiz olmasından kaynaklı, farkına varmadığımız birtakım sorunlar var. Dünyanın pek çok ülkesinde sadece az gelişmiş ülkeler olmak zorunda değil teşhise ve tedaviye ulaşmak çok çok zor. O hem doktor sayısından sağlık personeli sayısı azlığından kaynaklanıyor. Bir yandan da tabii ki ülkenin dinamiklerinden kaynaklanıyor. Yoksulluk ve benzeri pek çok sebebi var böyle bir durumda. Yani sağlık hizmetlerinin çok yüksek maliyetlerle alınabildiğini ya da çok az sağlık personelinin olduğu ülkelere biz artık uzaktan sağlık hizmeti verme aşamasına gelmiş durumdayız. Bu nasıl gerçekleşiyor? Elbette sağlık verisi çok hassas bir veri ancak büyük veri boyutundaki sağlık verisi ile bir hastanın yalnızca bazı tahlil sonuçlarından binlerce kilometre öteden bir doktor ya da bir şey sağlık çalışanı uzaktan ihtiyaç duymaksızın teşhis ve tedavi yapabilecek duruma gelmiş durumdayız. Bunun arka planında tabii ki çok önemli bir veri havuzu var. Veri havuzu hastanın ilgili bilgilerinden potansiyel olarak hangi hastalığı hastada mevcut olduğunu tespit edip hiçbir şekilde sağlık hizmetine erişimi olmayan hastaya hastalığının ne olduğu ile ilgili bir en azından ön bilgilendirme ve yönlendirme yapabiliyordu. Oradan reçetelendirme yapmasa bile bir ön bilgilendirme ve yönlendirme yapabiliyor. Dolayısıyla bu belki çok kısıtlı sağlık personeli olan ve hizmetlere erişimi olmayan ülkeler için çok önemli bir kaynak. Bu konuda çalışan büyük teknoloji şirketleri var. Bazı ülkeler odaklanmış durumda bu mevzuya isim vermiyorum şu an teknoloji şirketlerinin adını çok fazla zikretmekten hoşlanmıyorum çünkü arkasında kendi mekanizması da var elbette bu işin. Ancak bu açık veri tabanı, sağlık gibi hassas bir alanda dahi kullanılan açık veri tabanlı bir uygulamanın milyonlarca insanın hayatına dokunabilecek potansiyel olduğunu belirtmesi açısından bence çok önemli görünüyor.
S. Şıracı: Evet, çok teşekkür hocam yine kısa ve son örnekleriniz için. Burada biraz ülkemizden de konuşalım diye düşünüyorum. Yani tabii hem bir kendi girişiminizde var aynı zamanda bir akademisyensiniz ve bu işlerin gerçekten içindesiniz ve Türkiye’de yaşıyoruz. Bu noktada hem sürdürülebilirlik ile açık veriyi yan yana getirdiğimizde sizce ülkemize neler yapmak lazım, gözlemlerinizi alabilir miyiz sizden?
Son olarak şundan bahsetmek gerek bence bizim halihazırda veriyle alakalı verinin önemiyle alakalı hem kişisel hem kurumsal verilerin önemiyle alakalı yeterince büyük bir idrake sahip olduğumuzu düşünmüyorum. Yani kendi kişisel verilerimizden şirketimizin verilerine kadar her şey sizin biraz önce bahsettiğim gibi attığınız adımların T 0 ile T 1 arasında nereden nereye geldiğimizin, yaptığınız işin nasıl bir etki yarattığının delili olabilecek güçte bir şey olduğundan bahsetmek lazım. Dolayısıyla verinin önemine tekrar tekrar vurgu yapmakta fayda var diye düşünüyorum. Son olarak şunu ifade etmekte muhtemelen gerekiyor. Çok güzel uygulamalar görüyoruz. Özellikle de belediyeler tarafından hayata geçirilen oldukça güzel uygulamalar var. Ben merakla ilgiyle takip ediyorum ancak ve ancak birtakım sorunlarımız da var. Bu sistemlerin alt yapılar oluşturması çok güç, meşakkatli yatırım gerektiriyor ve benzeri kısımları bir kenara koyarak aktive edilen sistemlerde veri akışının sürekliliğinin sağlanması ana unsurlardan biri. Ben zaman zaman bunu sağlamadığını görüyorum. Yani kesintili veri akışı söz konusu. Bu tabii ki bizim biraz önce bahsettiğimiz işlevsel bir salgının tahmin edilmesi, hangi noktada patlak verebileceği ile ilgili tahminleri ne yapıp önlemini almak gibi bir arzunuz varsa günlükleri almanız lazım. An an o verinin akıyor olması lazım. Verideki bir saatlik, iki günlük bir kesinti bunu farazi olarak söylüyorum sizin modelinizin doğru çalışmasını engeller ve doğru tahminler yapmasını engeller. Dolayısıyla bizim bu açık verileri tabanlarında devinim, sürekli kesintisiz olarak akışını da sağlama yönünde adımlar atmamız gerekiyor. Her ne kadar bu konuda çok güzel girişimler varsa da bu anlamda biraz daha yol almaya ihtiyacımız var diye görüyorum.
S. Şıracı: Çok teşekkürler hocam çok güzel bir özet oldu son aktardıklarınız ile birlikte de. Gerçekten bunların her biri bir yol haritası ve umarım onları gerçekleştiririz. Son eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mıdır? Bizdeki sorular bu kadardı.
D. Yurdakul: Çok teşekkür ediyorum. Hakikaten çok önemli bir konu. Özellikle sürdürülebilirlik ve açık veriyi birleştirmek. Sık sık gündeme getirdiğimiz bir konu da değil. Böyle bir platformda bu konuda konuşma fırsatı verdiğiniz için de çok teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın diyelim.